
- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Çığlık
-
Kategori:
Edebiyat / Öykü -
Yazar:
Ferit Edgü -
ISBN:
975-363-751-9 -
Sayfa Sayısı:
104 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm
"Konuşan hayvanların, susan insanların, sesli ve sessiz çığlıkların öykülerini okuyacaksınız bu kitapta. Sonsuz sayıda gerçekçilik yönteminin olduğuna inanan yazar, bu öykülerinde, bunlardan birkaçını deniyor. Öykü sanatının öykünme olmadığına inanan bir kalemden çıkmış bu kitapta, insanlarla hayvanlar, dünle bugün, ayrılmaz bir bütün oluşturuyor... ve okuru yazmaya çağırıyor.
Babamın kör olduğunu çok kişi bilmez. Ben doğmadan birkaç yıl önce gözlerine inen perdeyi bir daha kaldırmak mümkün olmamış. Annemin anlattığına göre, babam, bu konuda bir çaba da harcamamış. Giderek, Tanrı'nın bir "lûtfu" olarak görmüş körlüğünü. Kalıtımsal bir şeker hastalığının sonucu olan bu körlüğün, babamı onulmaz bir yalnızlığa (yani bir ikinci ve kuşkusuz daha tehlikeli bir hastalığa) itmesi beklenirken, tam tersi olmuş. Gözleri görürken çok az dostu olan, evinden ve bahçesinden hemen hemen hiç çıkmayan babam, yerinde duramayan, herkesle dost olan bir adam olup çıkmış. Çocukluğumun ilk anılarında, bir insanın gözlerinin görmemesini yadırgadığımı ansıyorum. Beni kucağına alıp konuşan, sevip okşayan adam beni görmüyordu. İçinde yaşadığımız evi, odayı görmüyordu. Savaş yıllarının karartma gecelerinde (altı yedi yaşlarındaydım), bu karartma onu etkilemiyordu. Gündüz ya da gece, her şeyi eliyle koymuş gibi buluyordu. Babamın körlüğünü bir süre sonra yadırgamaz oldum. Kör bir babanın oğlu olmaktan utanç duymak bir yana, handiyse gurur duyuyordum.