Pieter Bruegel

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Eserleri ve yaşamı Pieter Bruegel’inkinden daha ilginç olan bir usta zor bulunur. Sanatçı Can Eyck,  Matsy, Van Orley, Pourbu, Van Cleve, Coxy, Key, De Vi ve daha sonraları Teniers gibi, sanat yeteneğinin kalıtsal olduğunu düşündüren pek çok Flaman ressam ailesinden birinin kurucusuydu.

Yaşlı Pieter Bruegel’in Yüzyılı

Bruegel’in işleri bu dönemdeki en bilimsel tarih tezlerinin net illüstrasyonlarından oluşur. Dans eden köylü ya da şölen sofrasının etrafında oturmuş insanları resmederken modellerinin ruhunu yakalamayı başarmıştır. Yumuşak, alevle aydınlanan iç mekân resimlerinde bile, eski ustalar her zaman gündelik hayatın detaylarını gösteren bir manzaraya açılan bir pencere çizerlerdi. Pieter Bruegel bu küçük, gerçekçi kompozisyonları ön plana çıkarıp bunları izleyicinin duygularını zaten çok şiddetli olan İsa’nın Çilesi sahnelerine yaklaştırmak için tasarlar. Bu, Bruegel’in neşeli, hicivli Flaman heyecanını, gözlem gücünü ve kalabalıkların gülünç ya da trajik doğasını yakalamaktaki müthiş yeteneğini ortaya koyduğu konu oldu.

Başka bir açıdan bakıldığında, Bruegel’i Van Mander’in yaptığı gibi köy ressamı olarak tanımlamak isteyebiliriz; çok sayıda kırsal sahne resmettiği için bu doğru olacaktır. Bruegel özellikle kırsal hayatın kurallarını incelemiştir; öznelerine, kendisiyle ortak kökenden gelen düşünce tarzlarına, duygularına gizli bir ilgiyle ve yakınlıkla bağlı gibi görünür. Bu bağ, büyük şehirlerde yaşadığı dönemde; âlimlerden, sanatçılardan oluşan seçkin bir çevreyle iletişimde olduğunda; İtalya’nın doğasıyla ve başyapıtlarıyla karşılaştıktan sonra da varlığını sürdürdü. Bunların hiçbiri Bruegel’in güçlü özgünlüğünü değiştirmedi, bir elmas nasıl başka taşların etkisine direnirse, o da bu etkilere karşı koydu. Her ne kadar Bruegel köylülerin yaşamını resmetmekten büyük bir zevk duymuş olsa da, bu hayat ressamının sadece bir janr ressamı olarak uzmanlaştığını söylemek için yeterli bir neden değildir. Karakterleri köylü de olsa kentsoylu da, kendi dönemlerini yansıtan arzular, art niyetler, maddi ihtiyaçlar ve ahlaki özlemlerin ışığında değerlendirilmeliler. Bazı tuvallerinde yüzlercesi olan insan yüzlerinde görülen beklenmedik parıltı, Van Vaernewyck’in anılarındaki hikâyeleri aydınlatır: Kiminde kötü niyetle kırışmış, göz kırpan bir yüz, kiminde bir kuklanın tuhaf cansız durağanlığına sahip, alelacele çizilmiş, köşeli hatları olan bir yüz ya da dudaksız, ağzı bir çizgiden ibaret, dümdüz kaşlı biri. Grup kompozisyonları Bruegel’in dehasının büyüklüğünü bu yüzlerden bile daha iyi yansıtır. "Masumların Katli", çelikten bir duvar gibi bir arada, kibirli, zarar verilemez gibi duran, atlarının önüne yakalanmış bahtsızları atan paralı askerlerin elinde yabancıların hâkimiyetinin bütün kibrini, cüretkârlığını ve dayanılamaz yükünü temsil eder. Ellerini kenetleyen anneler, köylüler, acı içinde yere yığılan kadınlar, Bruegel’in kocaları, kendileri, hatta çocuklarının hayatlarının bağışlanması için yalvarırken gördüğü insanlardı. Bunlar, aynı Aralık gününde, "Masumların Katli"ni saran aynı tarifsiz üzüntünün içinde, yolun kıyısında ağlarken bulduğu talihsiz kadınlardı. Ancak Bruegel’in eserlerinin tümü bu örneklerden çok daha büyük, cesur ve hareket doludur.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.