Çocuk Davamız

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

“Cihan Harbinde muhtelif cephelerdeki yardımlarım daha geniş ölçüde oldu. Çünkü harp sahalarında çabuk ve büyük komuta mevkilerine geçmiştim. Her gittiğim yerde mektepleri dahi dolaşmak ve bakımsız çocuklara mümkün olan yardımı temin etmekten büyük haz duyuyordum. Suret-i umumiyede çocuk topluluğu mekteplerimizin sıhhi durumları ile ve hele iaşeleriyle yakından ilgilendiyordum. Yer yer vilayetlerin açtığı yetim yurtlarını ziyaretle yiyecek hususundaki eksikliklerine ordumdan yardım ettiriyordum. Diyarbakır, Tekirdağ, Erzurum yetim yurtlarını burada sayabilirim.

Fakat asıl küçük yaşımdan beri idealim olan bir çocuklar kasabası kurmak ve burada bakımsız çocuklardan bakımlı bir çocuk ordusu teşkilini fiiliyat sahasına çıkarmaya ve kendimin de bu arada bir mürebbi ve muallim gibi çalışmaklığıma Mütareke’de Erzurum’da muvaffak oldum.”

“Çocuk Davası benim en zevkli bir uğraşma mevzuumdur. Bu davayı ele almış ve fiiliyatla bu davanın hal tarzını bulmuş olduğumdan ilgili zatlarla ve matbuatla temaslarımda ve hususi, resmi toplantılarda bu dava üzerinde durmuşumdur. Bu alanda yaptıklarım, yazdıklarım ve söylediklerim bir hayli yekûn tutar.”

“Çocuk Davamız”, Kâzım Karabekir’in çocuk, aile ve eğitim hakkındaki görüşlerini yansıtır. Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu’da sefalet içindeki kimsesiz çocuklar için oluşturduğu kurumları ve onların eğitimine verdiği önemi gösterir.

Bu kitap içindeki birçok mektup ve gazete haberleriyle içinde yaşadığımız coğrafyanın toplumsal yapısı hakkında bir belgesel niteliğindedir.

ÇOCUK DAVAMIZ NEDIR?
Yoksul ve bakımsız çocukları devlet himayesine alarak memleketin diğer çocukları gibi muvaffakiyetli hayat mücadelesinde kudretli kılacak maddî ve fikrî bir talim ve terbiye ile teçhiz etmek benim öteden beri güttüğüm bir davadır. Ben buna “Çocuk Davamız” diyorum. Yoksullara yardım zevki bende pek küçük yaşlarımdan yer etmiştir. Memleketimizin birçok yerlerini beraberinde dolaştığım ve küçük yaşımda kaybettiğim babamdan da, sonraları anamdan da yoksul çocuklara yardımı ve hele bayram günlerinde onlara çamaşır, elbise, harçlık vererek sevindirmek âdetini görmüş ve o vicdan hazzını bir düziye tatmıştım. Ailemizin himayesinde birçok kimsesiz çocuklar yetiştirilmiştir.

Ben 1905 sonunda genelkurmay yüzbaşılığıyla Manastır’a kıta hizmetimi (staj) yapmaya gittiğim zaman bakımsız çocuklara karşı bu aile geleneğini devam ettirdim. Vazifem icabı sık sık köylerde de dolaşırdım. Köy mekteplerindeki fakir çocuklara defter, kalem, mendil gibi hediyeler götürürdüm. Bir gün, Manastır şehrinin içinde benden sadaka dilenen sekiz-on yaşındaki masum bir kız çocuğunun babasının askerde olduğunu öğrenince, o aileye elimden gelen yardımı yapmakla beraber askere gidenlerin çocuklarına yardım edilmesi için resmen, Ordu Kumandanlığına müracaatta da bulundum ve bulunduğum garnizonda hususi teşebbüslerimle yardımlar da temin ettim.

Meşrutiyetin ilânından sonra Edirne’de fırka kurmayı vazifemde ve hele aynı zamanda hudut komiserliği vekâletinde iken bu yardımı daha geniş mikyasta tutmuştum. Balkan Harbi’nden sonra İstanbul’da Genelkurmay İstihbarat Şubesi şefliğinde iken Trakya seyahatimde, ana ve babalarını kaybetmiş iki yetim kardeşi İstanbul’a getirip annemin himayesinde baktırdım ve hayatlarını kurtardım ve istikballerini temin ettim.

Cihan Harbi’nde muhtelif cephelerdeki yardımlarım daha geniş ölçüde oldu. Çünkü harp sahalarında çabuk, büyük komutan mevkilerine geçmiştim. Her gittiğim yerde mektepleri dahi dolaşmak ve bakımsız çocuklara mümkün olan yardımı temin etmekten büyük haz duyuyordum. Suret-i umumiyede çocuk topluluğu olan mekteplerimizin sıhhî durumlarıyla ve hele iaşeleriyle yakından ilgileniyordum. Yer yer vilâyetlerin açtığı yetim yurtlarını (dârü’l-eytâm denirdi) ziyaretle yiyecek hususundaki eksikliklerine ordumdan yardım ediyordum. Diyarbakır, Tekirdağ, Erzurum yetim yurtlarını burada sayabilirim.

Fakat asıl küçük yaşımdan beri mefkûrem olan bir çocuklar kasabası kurmak ve burada bakımsız çocuklardan bakımlı bir çocuk ordusu teşkilini fiiliyat sahasına çıkarmaya ve kendimin de bu arada bir mürebbi ve bir muallim gibi çalışmaya Mütareke’de Erzurum’da muvaffak oldum.

Şark Zaferi’ni başardıktan sonra da Sarıkamış’ı bir çocuklar kasabası haline koymaya müyesser oldum.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.