Yeryüzünde Yedi İz

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

“Şehrinin, ülkesinin en ücra köşelerine dek uzandığını, en büyük tarihsel kişiliklerden en uç toplumsal tabakaların temsilcilerine dek objektifini her noktaya bir namlu gibi çevirdiğini gördüğümüz, bildiğimiz bu özel usta, Dünya’ya da aynı merak, gözüpeklik, had hudut tanımayan bir ilgiyle açılmıştı: Yeryüzünde Yedi İz, işte bu genişlemenin sıradışı sonuçlarını karşımıza diken bir çalışma – çağımız düşüncesine, edebiyatına, sanatına derin izler kazımış, yedi ulaşılması güç yaratıcıyla Ara Güler’in kurduğu diyalogları belgeliyor: Bertrand Russell, Pablo Picasso, Salvador Dali, Tennessee Williams, Marc Chagall, Louis Aragon ve William Saroyan: Büsbütün ayrıksı bir antoloji.”
Enis Batur

“Kurdukları dünyanın içinde kalma isteği” duyan yedi kişinin, dünyalarını objektife araladıkları anların kitabı. Ara Güler’den.

Ara Güler’in Sırrı
Enis Batur

XX. yüzyılı adım adım katedecek bir kültür tarihçisinin, Türkiye’yi gözlemlerken keşfetmekte gecikmeyeceği bir özellik, yazarlarımızın ve sanatçılarımızın içekapanıklıkları olacaktır: Gerçekten de, bir elin parmak sayısını aşmayan kişiyi ayıracak olursak, edebiyatçılarımız da, sanat adamlarımız da, evrensel düzlemin gerektirdiği açılımı gerçekleştirememiş, “mahalle”sinin sınırlarının dışına pek çıkamamıştır. O bir avuç insanın başında, hiç şüphesiz, Ara Güler geliyor: ½ehrinin, ülkesinin en ücra köşelerine dek uzandığını, en büyük tarihsel kişiliklerden en uç toplumsal tabakaların temsilcilerine dek objektifini her noktaya bir namlu gibi çevirdiğini gördüğümüz, bildiğimiz bu özel usta, Dünya’ya da aynı merak, gözüpeklik, had hudut tanımayan bir ilgiyle açılmıştı: Yeryüzünde Yedi İz, işte bu genişlemenin sıradışı sonuçlarını karşımıza diken bir çalışma — çağımız düşüncesine, edebiyatına, sanatına derin izler kazımış, yedi ulaşılması güç yaratıcıyla Ara Güler’in kurduğu diyalogları belgeliyor kitap: Bertrand Russell, Pablo Picasso, Salvador Dali, Tennessee Williams, Marc Chagall, Louis Aragon ve William Saroyan: Büsbütün ayrıksı bir antoloji.
Ara Güler’in, artık onu yakından tanıyanların da, çalışmalarını izlemiş tanımış olanların da iyi bildiklerini sandığım bir yanı, kendisini ve “iş”ini konumlama-tanımlama biçimidir: Öteden beri, Fotoğraf’ı, makinaları aracılığıyla yaptığı sayısız çalışmayı tek bir merkezde, tek bir tanım denemesinde toplamıştır: “Ben bir foto muhabiriyim” yaklaşımını benimsemiş, “sanat”tan sözedildiği an kendi konumunu, kendi kendisini koyuş biçimini anımsatmış, hattâ dayatmıştır.
Bu duruşu yapay bir alçakgönüllülükle eşdeğer bulmak, yanılgıların büyüğü olur: Ara Güler, “röportaj” kavramını seçer ve kullanırken, onu bir biçimde hafifseyen çevrelerin hazır değer yargılarını sallamayı başarmış, elde ettiği sonuçların niteliğiyle “röportaj” türüne daha ciddî bir perspektiften bakılmasını sağlamıştır. Sahiden de, çağın en sağlam, zorlu ifade alanlarından, sanatlarından biridir “röportaj”; kitle iletişim araçlarının devreye girdiği XIX. yüzyıldan başlayarak, bir buçuk yüzyılı aşkın bir süredir, büyük yazarların ve sanatçıların kayıtsız kalamadıkları, bırakın kayıtsız kalmayı, cazibe alanına sık sık girdikleri bir gerçeği kuşatma yolu olmuştur.
Ara Güler, Doğa’dan İnsan’a, İnsan’dan Toplum’a, “Olay”dan “Olgu”ya, Türkiye’nin bir ucundan Yeryüzü’nün bir başka ucuna sayısız röportaj gerçekleştirdi ve onları yekpâre bir bütünlüğün, soluklu bir yapıtın ana eksenine yerleştirdi. Pek çok “ilk”i onun objektifi aracılığıyla gördük, tanıdık. Tanımak fiilinden sözetmişken, Ara Güler’in, aç bir Zaman Makinası’nın öğüttüğü bir çağın özel tanıklarından biri olarak önümüzde durduğunu eklemek gerekir.
Yeryüzünde Yedi İz, geniş bir zaman dilimine, geniş bir coğrafyaya yayılan bu serüvenin canalıcı duraklarından biri. Efsane katına çıkmış, yanlarına ancak bir avuç yakınının sokulabilme olanağını bulduğu, hemen herkesin uzaktan siluetlerini tanıma eşiğinde kaldığı, kalakaldığı bu insanlar Ara Güler’e mahrem boyutlarını açtılarsa, röportaj “bey”inin bir hüneri, bir sırrı, bir ayrıcalığı olduğu içindi: Kırk yılın başı görünmeyi, görülmeyi kabul ettiklerinde, onlar için, kendilerini kimin, nasıl göstereceği önemliydi.
Pek çok dilde pek çok kitabıyla raflarımızda Ara Güler, ama Yeryüzünde Yedi İz’de ayırıcı bir özellik gözleniyor: Kurduğu her diyaloğu, yazı ve görüntü kefelerinden oluşan şahsî bir teraziye yerleştiriyor, böylelikle sımsıkı bir “röportaj kurma dersi” veriyor — gene de öyle bir ustalık ki bu, ana gizini kendinde tutmayı başarıyor —
Yeryüzünde Yedi İz, röportaj edebiyatının, sanatının doruk örneklerinden biri.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.