Yazının Sınırları

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Yazar, çevirmen, bilim adamı kimlikleriyle tanıdığımız Tahsin Yücel, yazının sınırlarına bir yolculuğa çıkarıyor yazınseverleri. Biçim ve içerik, çeviri, biçem, okuma edimi, anlatı, dil gibi pek çok yazın öğesi üstüne düşünüyor, tartışıyor bu denemelerinde. Ayrıca Proust'tan Barthes'a, Greimas'tan Melih Cevdet Anday'a çeşitli yazarların görüşlerini irdeliyor, yorumluyor.

Kimi yazarların anlattıkları, hele anlatacakları gerçeğin kesinliği konusundaki sarsılmaz inançlarını kıskanmamak elde değil: kuramsal açıdan olsun, deneyimsel açıdan olsun, her şeyi kökünden çözümlemiş durumdadırlar; gözlerinin önünde bütün açıklığıyla gerçeğin kendisi, kafalarının içinde aynı gerçeğin en kesin çizgilerle belirlenmiş izdüşümü, olayları, sorunları, çözümleri güvenle sıralayabilirler. Böyle bir düzeye gelindikten sonra, yazmak alabildiğine kolaylaşır: kanıtlanacak savın, iletilecek bildirinin özelliğine göre, önceden bilinen gerçekler bütününün içinden belirli öğeleri seçip düzenleyerek etkileyici bir biçimde sunmaktır artık bütün sorun, bir tür birleştirme oyununu gerçekleştirmek, kesilmiş resim parçacıklarını birleştirerek önceden verilmiş bütünü yeniden kurmaktır. Üstelik, parçaları kesen de, birleştiren de aynı kişi olduğuna göre, böyle bir işlem çocukların onca zamanını alan arama çabasını bile gerektirmez. Ama hazırlanışındaki zorluk ya da kolaylık yazın yapıtı için bir değer ölçüsü olmadığına göre, gerçeklerini önceden, kesinlikle bilenleri eleştiremeyeceğimiz gibi, birtakım eleştiriler karşısında, "Ben bildiğim gerçekleri yazıyorum; bilmediğim, görmediğim şeyleri yazacak değilim ya!" demelerini de düşünsel ve törel bir tutarlılık örneği saymamız gerekir, çünkü bir yandan gerçeği her şeyden üstün tuttuklarını gösterirken, bir yandan da gerçekleri yansıtmayı görev saymalarına karşın, bütün gerçekleri bildiklerini ileri sürmeyecek kadar alçakgönüllü olduklarını kanıtlarlar bu sözlerle.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.