- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Yabancının Çocuğu
-
Kategori:
Edebiyat / Roman -
Yazar:
Alan Hollinghurst -
Çeviren:
Kıvanç Güney -
ISBN:
978-975-08-2605-4 -
Sayfa Sayısı:
616 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ağustos 2013
1913 yazında, aristokrat genç şair Cecil Valance, hafta sonunu geçirmek için Cambridge’ten okul arkadaşı George Sawle’ın ailesinin evi İki Hektar’a gelir. Hafta sonu heyecan ve sürprizlerle dolu geçer fakat bu ziyaretten en çok etkilenen George’un on altı yaşındaki kız kardeşi Daphne’dir. Cecil’in Daphne için yazdığı şiir, bir kuşağın sesi ve bütünüyle değişmek üzere olan İngiltere’nin habercisidir.
Sawle ve Valance ailelerini birbirine bağlayan, sonraki onyıllar boyunca eleştirmenler ve biyografi yazarları tarafından didik didik edilen hafta sonunun hikâyesi, Daphne’nin peşini ömür boyu bırakmayacak, İngiltere’deki sosyal ve kültürel değişimlerle birlikte farklı biçimlerde anlatılıp yorumlanacaktır.
Hamağa uzanıp şiir okumaya başlayalı bir saati geçmişti. Kolay değildi, bu arada sürekli George’un Cecil ile birlikte döneceğini düşünmüş, kitabı yüzüne karşı tutmaktan yorgun, yarı gönüllü boyun eğişlerle ufak ufak aşağı kayıp durmuş, sonunda hamağın ortasına yığılıp kalmıştı. Artık ışık azalmaya, sayfadaki sözcükler birbirlerinin arkasına saklanmaya başlamıştı. Cecil’i önceden görmek, Cecil onu görmeden, onunla tanıştırılmadan, ne okuduğunu sormadan önce onu biraz incelemek istiyordu. Ama trenini, en azından aktarmasını kaçırmış olsa gerekti, geldiğine geleceğine bin pişman, Harrow & Wealdstone’daki uzun peronda bir aşağı bir yukarı yürüdüğünü görebiliyordu onun. Beş dakika sonra, batan güneş bahçenin taşlı ve havuzlu bölümünün üzerinde gökyüzünü pembeye dönüştürürken, belki de daha kötü bir şey olduğunu düşünmeye başladı. Karamsarlık dolu bir heyecanla bir telgraf geldiğini ve haberin yayıldığını hayal etti ansızın, hüngür hüngür ağladığını hayal etti, haberin ne olduğunu hâlâ tam bilemese de, yıllar sonra bu olayı birilerine anlatışı geldi gözünün önüne.