- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
VUK - Ormanın Küçük Efsanesi
-
Kategori:
Doğan Kardeş / Roman -
Yazar:
István Fekete -
Çeviren:
Tarık Demirkan -
Resimleyen:
Serdar Günbilen -
Yaş Grubu:
9 - 15 yaş -
ISBN:
978-975-08-3072-3 -
Sayfa Sayısı:
192 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ekim 2014
Dünyaca ünlü bir çizgi filme de konu olan Vuk, minik bir tilki yavrusunun, kendisinden başka bir şey düşünmeyen “Çıplak Derili”ye yani insana verdiği vefa ve vicdan dersinin öyküsü...
Bütün ailesini kaybeden ve kocaman ormanda tek başına kalan küçük Vuk, yaşlı ve deneyimli arkadaşı Karak’In yardımıyla hem kayıp kardeşi İny’ye kavuşacak hem avcıyı alt edecek hem de zekâsı ve yetenekleriyle ormanın yeni efsanesi olacaktır.
István Fekete (1900-1970) Gençlik ve çocuk romanlarıyla tanınan yazarın doğa öyküleri de ünlüdür. Kitapları 12 ülkede okunan ve romanlarından pek çoğu beyaz perdeye uyarlanan Macar yazar, insanları yaşadıkları ortamla, doğayla birlikte ve gerçekçi bir şekilde tasvir eder.
Güneş gökyüzündeki rotasını ufukta aşağı doğru çevirmişti. Gölgelerin uzadığı, masum gözlü kumruların akşam cıvıltılarının yükseldiği ormana artık veda eder gibi gibiydi. Ağaçların gövdeleri ateşte tutuşmuştu sanki: Ortam kızıla çalıyordu. Arılar kovanlarına dönüş yolunda vızıldıyorlardı. Orman binlerce kuşun şarkısıyla yankılanıyordu.
Sonra sesler giderek azalmaya başladı. Dağların arkasına süzülen güneşin gökyüzündeki alevleri yerini körelen küllere bıraktığında, ormanda sadece siyah sığırcık kuşlarının sesleri duyuluyordu. Ama sığırcık kuşunu herkes tanırdı, ilkbaharda neşeyle ötüşen bu geveze kuş kimseyi takmazdı. Herkes dinlenmeye çekilse bile o başına buyruk canı istediği kadar öterdi.
Topraktan artık sıcaklık yayılıyordu. Çiçeklerle donanmış ağaçlar dallarını bir o yana bir bu yana sallıyorlardı. Orman sakinleri, akşam olurken ağaç dallarının arasından minik esintilerle birbirlerine mesajlar gönderiyor, sohbet ediyorlardı.
Ortasında bir gölün de bulunduğu vadideki düzlükten kurbağaların sesi yükseliyordu. Geceleyecek yer için kavgaya tutuşan balıkçıl kuşlarının gürültüsü, suya pike yaparak inen yaban ördeklerinin kanat seslerine karışıyordu.
Gece kelebekleri ortaya çıkmış, vızıltılarla o tarafa bu tarafa uçuyorlardı. Peşlerinde ise gri bir gölge gibi onları takip eden yarasalar vardı.
Saksağan kuşu da uykuya hazırlanıyordu. Şarkısı artık yerini sessizliğe bırakmıştı. Sadece o mu? Ormanın bütün ötücü kuşları dalların arasındaki yuvalarında uyku zamanı anlamına gelen bu sessizliğe alışıyorlardı. Birden orman, saksağanın bir yükselip bir alçalan keskin çığlığıyla inledi! Ağaçlardaki kuşlar yuvalarında korkuyla büzüldüler. Saksağanın yaklaşan tehlikeyi haber veren bıçak gibi keskin haykırışının ardından, kuşların dehşetli korkusu; Tilki, yani Kag çalılıkların arasından düzlüğe çıktı.
Gözleri yeşil bir parıltı içindeydi. Gittiği her yere peşinden gelen bu yaygaracı saksağanı pek umursamıyor gibiydi. Hafiften adımlarını hızlandırdı, koşmaya başladı; saksağan bu kez takip etmemişti. Orman tekrar derin bir sessizliğe ve gümüş rengi bir alacakaranlığa bürünüyordu. Sisli ve karanlık ovanın üzerinde ay yükselmeye başlamıştı.