Türkçe Bir Hayat

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Türkçe Bir Hayat, Ömer Asım Aksoy'un saydamlık, açıklık, özveri, çalışkanlık, titizlik, yalınlık gibi değerlerle örülmüş görkemli yaşamının kendi kaleminden öyküsü. Aksoy'un 1958 yılında kaydetmeye başladığı yaşam serüveni, 95 yıllık bir çağ tanıklığını içeriyor: Antep savunmasına katılmak için yarıda bırakılan tıp eğitimi, Nizip Cumhuriyet Müddeiumumiliği, Gaziantep Halkevi Başkanlığı, CHP Gaziantep İl Başkanlığı, 1936-1950 yılları arasında kesintisiz dört dönem milletvekilliği, Türk Dil Kurumu'nda kırk yılı aşkın bir süre yürütülen yoğun çalışmalar, yetmişin üzerinde yapıt, bitmek bilmeyen sağlık sorunları, aile yaşantısı, akrabalar, arkadaşlar... Yirmi beş yıllık çalışma arkadaşı Emin Özdemir, kaleme aldığı "sunuş"ta Albert Camus'nün bir sözünden yola çıkarak, Ömer Asım Aksoy'un Türkçeyi vatanı kabul edip yaşamı boyunca onun sınırlarında nöbet tuttuğunu belirtiyor. Behçet Necatigil'in "bir dil ülkücüsü" olarak nitelendirdiği Ömer Asım Aksoy, Türkçe Bir Hayat ile göz kamaştırıyor.

Yaşadığım çağın ve yaşamımın bilançosu

Ben 1898'de Antep'te doğdum. Bu satırları yazdığım 1958 yılında 60. yaşımın içinde bulunuyorum. 13 yılı memurluk, 15 yılı milletvekilliği ile geçen 28 yıla yakın hizmetim, altı yıl önce bana emeklilik hakkı da verdi. Dünyanın ve yurdumuzun bunalımlarla dolu zamanlarında yaşadım. Birçok büyük olaylar gördüm: Küçüklüğümde sultanlık ve istibdat idaresi vardı. Padişah Abdülhamit II, ben on yaşımda iken tahttan indirildi, hürriyet ve meşrutiyet ilan edildi. Trablus ve Balkan harpleri çocukluk çağımda oldu. Sonra Birinci Cihan Harbi başladı. Bizim katıldığımız taraf yenildi. Osmanlı İmparatorluğu, Arabistan'ı, Suriye'yi, Irak'ı kaybetti. Anadolu'da da, bağımsızlığımız tehlikeye düştü. Yurdumuz yer yer yabancı işgali altında kaldı. Antep'i de ilkin İngilizler, sonra Fransızlar işgal ettiler. Çok acı günler geçirdik. Mustafa Kemal, millî mücadele ateşini yaktı. Bizi kurtuluşun mutluluğuna eriştirdi. Ben, Antep'in Fransızlara karşı açtığı savaşa katıldım. O zaman 22 yaşımda idim. Atatürk devrimlerinin hepsi, gençliğimin en ateşli yıllarında gerçekleşti. Cumhuriyetin ilânında 25 yaşımda idim. Birinci Cihan Harbi, Millî Mücadele ve Antep'in geçirdiği felâket, ailemizi her bakımdan sarstı. Yüksek öğrenimimi 8-9 yıl geciktirdi. Hukuk Fakültesini 30 yaşımda bitirdim. Posta ve telgraf memurluğu, öğretmenlik, gazetecilik, savcılık, avukatlık, Cumhuriyet Halk Partisi Gaziantep İl Yönetim Kurulu Başkanlığı, Gaziantep Halkevi Başkanlığı, milletvekilliği, Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu başkanlığı ve Genel Yazmanlığı yaptım. İrili ufaklı otuzu aşkın eser yazdım. Benim başkanlığımda, ya da benim katılmamla meydana gelen eserlerin sayısı da yirmi kadardır. Milletvekilliğim, Atatürk'ün ve İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanlıkları zamanında geçti. Her ikisi ile de tanıştım; konuştum. Türk Dil Kurumu yöneticilerinden olarak 3. cumhurbaşkanı Celâl Bayar ile, 4. cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ile, 5. cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ile de konuştum. Bu anılar arasında birlikte çekilmiş resimlerim vardır. İkinci Cihan Harbi de milletvekilliğim zamanında başladı ve bitti. Bilim dünyasının ve tarihin en büyük buluşları olan atom bombası, hidrojen bombası, tepkili uçak, televizyon, penisilin ve antibiyotikler, D.D.T., ben kırk yaşlarımda iken ortaya çıktı. Sovyetler, geçen yıl 1. ve 2. yapma peyki boşluğa fırlattılar. Amerikalılar da bu yıl, yörüngesine ulaşmayan ilk peyki aya attılar. (1958'de yazdığım yukarıdaki satırlara 1968'de şunları eklemiştim. Eski defterin bu yapraklarını, eklemelerle şimdi yeniden yazıyorum:)

(1.11.1972)

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.