Soydaşınız Balık Burcu

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Kimlik, aidiyet, ulus, etnisite, din, azınlık, öteki meselelerine Mehmet Yaşın bundan tam yirmi yıl önce bu ‘çoklu okuma’lara açık, çok parçalı ve postmodern romanla karşılık vermişti. 1995’te Cevdet Kudret Roman Ödülü’nü de alan Soydaşınız Balık Burcu bir kez daha YKY’de.

“Mehmet Yaşın’ın romanı Soydaşınız Balık Burcu’nun Cevdet Kudret Roman Ödülü’nü alması Türkiye’de bir tartışmayı ateşleyecek. Belli bir ülkede yaşayan, o toprağa bağlı insanlar yerine, her toprakta bir parça yaşayan roman kahramanları şimdi bu kitapla gündemde... Mehmet Yaşın’ın kozmopolit metropoliten roman tipleriyle Türk Edebiyatı’nda azınlık kişilerin roman dönemi başlıyor... ‘Köy romanı’nın yerini ‘Şehir romanı’ aldı derken, Mehmet Yaşın, yeni bir dönemi açan Soydaşınız Balık Burcu ile şehirli romanının pabucunu da dama atıyor. Onun yerine ‘Global romanı’ Türk edebiyatına getiriyor... Yaşın’ın bu uluslararası, coğrafyasız yeni insan tipini destekliyorum. Globalleşen dünyanın ilk roman kahramanı onlardır.” 
Doğan Hızlan

ON İKİNCİ HİKÂYE
do you like turkey?

Merdivenleri çıkarken, kendimi zorlayarak hatırlamaya çalışıyor, “sendeki hafıza kaybı değil, hatıra kaybı” diyen doktoru haklı çıkarmak istiyorum. Hiç değilse, bu hikâyenin başladığı ilk noktayı hatırlayabilsem... İlk? Artık benim için, ilk defa diye bir şeyin kalmadığı düşüncesiyle irkilerek, geçmiş zamanlardaki ilklerimi hatırlayabilme çabasını artırıyorum. Bu hikâyeye başlangıç olarak o ilk karşılaş... İyi de, hikâyemin ilk defa nerede, nasıl başladığını hatırlayacağım da, n’olacak? Kendi gerçeğime mi, yoksa kendi doğruma mı götürecek beni bu, öyleyse ne?
İlk izlenimleriniz, genellikle kendi izlemek istediklerinizdir. Diyelim ki, bir insan hakkında önceden kimi bilgiler, kanılar edindiniz, onu keşfetmek için çaba harcamanıza gerek kalmaz. Önbilgilerinizi, kanılarınızı doğrulayacak davranış ve sözlerini kollamakla yetinir, dahası sizi yalanlayan hareketlerini kendinizce yorumlamayı sürdürürsünüz.
İlk defa görüşen Mişel ile James de önceden birbirlerini çok duydular. Bu yüzden, gerçeği, ama yalnızca gerçeği söylediğim halde, onların ilk defa bugün tanıştıklarını yazarsam, gerçekliği tam anlamıyla dile getirememiş olacağımdan korkuyorum. (Aslında, ben, Memet olarak, gerçeğe hiç de meraklı değilim. Hatta gerçeklerden nefret ederim. Ancak kendi adım hakkında başkalarından edindiğim önbilgiler ve kanılar nedeniyle, Mehmet Yaşın’ın gerçekçi yazmasını bekliyorum.)
Kesin olarak söylemek gerekirse, bugün ö.s. saat:14:00 sularında, Deniz’in erkek-arkadaşıyım (boy-friend), diye telefon etti James. İstanbul’a geçen gün gelmiş: “Divan Hotel’de kalıyorum.”
Mişel, onu Cihangir’e, evine davet etti: “Bende kalabilirsin James.”
Telefon çaldığında, Ulus ile Aleksandros, Mişel’in evinden ayrılmak üzereydiler. Deniz’in erkek-arkadaşının geldiğini duyunca, azıcık daha oturmaya karar verdiler. Deniz’i özlediklerine göre James’i bekleseler iyi olurdu.
Mişel, Ulus, Aleksandros, bugün James’le ilk defa buluştular (12 Mayıs 1986).
Nasılsınız? Nice to meet you. Meraklı, çekingen bakışmalar. Ben Atina’da gazeteciyim. Adım Alex. Yaa, öyle mi? Yalnızca ilk karşılaşmalara özgü incelikli sözler. Böyle buyurunuz, daha rahat. Benim adım da Ulus. Londra’da mı çalışıyorsunuz? Film yönetmeniyim. Duymuştum. You told me, didn’t you Michel? Kahve içer miydiniz? No thanks, I prefer tea, without sugar, please. Türk çayı şekersiz içilemeyecek kadar serttir. Deniz nasıl? Çok iyi, sevgilerini gönderdi. Çayın burada James.
Mişel, eski sevgilisinin yeni erkek-arkadaşını süzüyor, James de, yeni sevgilisinin eski erkek-arkadaşını.
* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.