Sigortalı Hayatın Bilinmeyenleri - 40 Gerçek Hikâye

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Yapı Kredi Sigorta Grubu, çeyrek asrı aşan tecrübesiyle sigorta sektöründe bir ilke daha imza attı: “Müşteri Hizmetleri” ve “İstihbarat” birimlerinin arivlerinden alınan ve çalışanlarca derlenen “gerçek” sigorta hikâyeleri Sigortalı Hayatın Bilinmeyenleri – 40 Gerçek Hikâye’de bir araya getirildi.

“İYİSİ Mİ… KAPATALIM BU İŞİ!”

“Yaşanmış” hikâyeler “düzmece” hırsızlığa karşı...

2005 yılı sonlarında, sigortalı bir işyerinde hırsızlık olduğunu öğrendik. Fakat, bu hırsızlık hasarıyla ilgili araştırmalarımız ve incelemelerimiz*, kısa zamanda, bizde olayın bir “senaryo”dan ibaret olduğu kanaatini oluşturdu. Görevim, sigortalıyla yüz yüze görüşmek ve konuyu “uygun” bir şekilde kendisine anlatmaktı.

Sigortalımızın işyerine gittim. “Geçmiş olsun” dileklerimizi ilettim, bir süre sohbet ettik. Sonra, “Gıyabınızda yaptırdığımız araştırmalar sonucu bu olayla ilgili ciddi rahatsızlıklar duymaya başladık” diye söze girdim. Sigortalımız hemen “Ne gibi rahatsızlıklar?” diye sordu; “Yalan söylediğimi mi imâ ediyorsunuz? Yoksa belgelerde mi bir sorun var?” diye de ekledi telaşla. Direkt bir suçlamada bulanamadığım için, sözcüklerimi özenle seçmeye çalışarak, “Bu rahatsızlıklar olayın meydana gelişiyle de muhasebe kayıtlarıyla da ilgili olabilir” diye cevap verdim. Beriki, hırsızlığın meydana geliş şekline değinmemeye çalışarak hemen atıldı: “Belgelerin hepsini ekspere verdim! O konuda problem mi var?”

İşte tam bu sırada konuyu değiştirdim; “havadan sudan” sohbete başladım. Sonra da lafı bir şekilde kasko ve işyeri hasarlarıyla ilgili bazı ilginç olaylara getirdim. Bir işyerinde meydana gelen yangından söz ettim uzun uzun: Bu işyerindeki yangının bizzat sigortalı tarafından çıkarıldığını, bu kişinin sigorta şirketinden haksız yere para aldığını; bunun sigortalının bir yakınına daha sonra yaptığı itiraşa öğrenildiğini ancak sigortalının aldığı bu paranın hayrını göremediğini; zira iki ay sonra tek evladının, gözleri önünde boğulduğunu anlattım…

Buna benzer başka örnekler de verdim kendisine. Sohbetin sonuna doğru, sigortalının yüzünün bembeyaz olduğunu gördüm. Sonra birden lafımı kesti, “Abi” dedi yutkunarak; “Anladığım kadarıyla bu hasar bedelini almak uzun sürecek, belki de işi mahkemeye götürmek gerekecek... Ben bunlarla uğraşmak istemiyorum. Kapatalım bu işi!” Durumu kendi kendine kavramasına sevindim; rahatlamıştım. “Hırsızlık hasarıyla ilgili talepte bulunmayacağıma ilişkin feragatnâme vermek istiyorum” dedi sonra. Belli ki, verdiğim ilginç örneklerden bir hayli etkilenmişti...

* Hasar Tespiti: Rizikonun gerçekleşmesi halinde ödenecek tazminatın tutarını tayin edebilmek için hasarın tespiti gerekir. Hasar tespiti belirli kayıt ve koşullara bağlı olan eksperlerce (hasarların oluş şekillerini, nedenlerini ve hasar meblağlarını tespite yetkili sigortacıdan ve sigortalıdan bağımsız gerçek ya da tüzel kişiler) yapılır. Sigortacı ile sigortalının hasar miktarı üzerinde anlaşmasına zemin teşkil edecek “tespiti” yaparlar. Ancak bu anlaşmanın olmaması durumunda hakemlik müessesesine müracaat edilir.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.