Romantikliğin Kökleri

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Michael Ignatieff’e göre “liberalizmin anti-liberal düşünce üstüne çalışan en büyük açımlamacısı ...yalnız, eksantrik, çatlak kişilere ilgi duyan liberal, dengeli, eğlendirici, zeki bir adam ... gündüzleri akıldışılığı gezip tozan, geceleri ise akılcı duvarının gerisine dönen bir akılcı” olan Sir Isaiah Berlin (1909-1997), 1965’te Washington’da National Gallery of Art’ta “Romantikliğin Kökleri” üzerine altı konferans vermişti. Daha Berlin’in sağlığında, 1970’li yıllarda, doktora öğrencisiyken Berlin’in yapıtlarını yayına hazırlama işine gönüllü olan Henry Hardy, söz konusu konferansların bant kayıtlarını notlar ve göndermelerle yayına hazırladı. “Romantikliğin Kökleri”ni Mete Tunçay’ın çevirisiyle sunuyoruz.

Hazırlayanın Önsözü


Her şey neyse odur ve başka bir şey değildir.

Joseph Butler


Her şey neyse odur'

Isaiah Berlin


Butler'ın bu sözü, Isaiah Berlin'in alıntılamayı en sevdiği sözlerden biriydi. Berlin, en önemli denemelerinin birinde bu sözü yankılar. Benim de başlangıç noktası olarak onu seçmenin nedeni, düşülebilecek herhangi bir yanlış anlama olasılığını ortadan kaldırmaktır. Bu kitap, Berlin'in 1965 Mart ve Nisan aylarında Washington'daki National Gallery of Art'ta A.W. Mellon adına düzenlenmiş konferans dizisinde yaptığı yazısız konuşmalarından beri hep yazmayı tasarladığı, romantiklik üstüne kaleme alınmış yeni kitap değildir. Ondan sonraki yıllarda, özellikle de Oxford'un Wolfson College başkanlığından emekli olmasından sonra, Berlin romantiklik hakkında bir kitap yazma amacıyla çok şeyler okumuş ve pek çok not almıştı. Ömrünün son on yılında bütün notlarını ayrı bir odada topladı ve onları yeniden düzenlemeye başladı; bir başlıklar listesi yaptı ve seçtiği notları bir kayıt cihazına okumaya başladı, ilerlerken bunların hangi başlıkların altına gireceğini de belirtiyordu. Bu malzemeyi ayrı bir inceleme kitabı olarak yayımlamaktansa, E.T.A. Hoffmann'ın yapıtlarının yeni bir basımı için uzun bir giriş olarak kullanmayı da düşünüyordu. Fakat amaçladığı yeni senteze bir türlü ulaşamadı; bu bir ölçüde fazla geciktirmesindendi ve bildiğim kadarıyla, niyetlendiği yapıtın tek bir cümlesi bile yazılamadan kaldı.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.