Pergamon - Bir Antik Kentin Tarihi ve Yapıları

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Pergamon (Bergama), Anadolu uygarlık tarihine açılan başlıca kültür kapılarından birisidir. Bu kapının ardında, antik çağın Yunan ve Roma kutupları arasında salınan dünya siyaseti, İskenderiye'nin rakibi muhteşem bir kütüphane, estetiğin zirvesini taçlandıran heykel sanatı, parşömenin öyküsü ve Anadolu insanının tarihsel serüveni vardır. Pergamon, tanrıların vatanı, kralların kenti ve arkeologların rüyasıdır. Carl Humann'ın Pergamon antik kentine vurduğu ilk kazmanın sesi, 125 yıl öncesinden yankılanıyor. Bu keşfin köklü tarihi, aynı zamanda modern arkeolojinin doğuşuna ve gelişimine tanıklık eder. Pergamon kazıları, Humann, Conze, Dörpfeld, Wiegand, Boehringer ve Radt'ın birbirini izleyen araştırma dönemleri boyunca Alman arkeoloji ekolünün imzasını taşımıştır. Pergamon kazı başkanı Wolfgang Radt, otuz yılı aşkın bir süredir bu antik kenti inceliyor. Pergamon Antik Bir Kentin Tarihi ve Yapıları, bir Anadolu kentine adanmış insan ömrünün çarpıcı öyküsüdür. Radt, bu kitabında kentin tarihini, yapılarını, yetiştirdiği ünlü kişileri ve kazı serüvenini fotoğraf, gravür ve haritaların eşliğinde anlatıyor. Güncelliğini hiç yitirmemiş olan Pergamon Sunağı'nın Berlin'e götürülüşü, Traianus Tapınağı'nın arkeoloji tarihine geçen olağanüstü restorasyonu ve Pergamon'la bütünleşmiş bilim adamlarının biyografileri gibi pek çok ilgi çekici konu, birinci elden okurun ilgisine sunuluyor.

Tiyatro yapıları, stadyum ve amfitiyatro

Pergamon gibi bir kent için tek bir tiyatro, uzun vadede yeterli değildi. Kent tepesinin üzerinde bulunan ve aynı zamanda Dionysos kültüne adanmış Kutsal Alan'ın da bir bölümünü oluşturan dik Hellenistik tiyatro (bkz., s. 187) muhtemelen II. Eumenes döneminden beri mevcuttu. Buna, Roma İmparatorluk dönemi süresince daha başka tiyatrolar eklendi ve benzer binalar yapıldı. Herhalde bunun bir nedeni de, kentin giderek ovaya yayılması nedeniyle, eski Kent Dağı'na çıkıştan kaçınılmak istenmesidir. Pek tabii ki Hellenistik tiyatro, İmparatorluk döneminde artan seyirci sayısı için artık yeterli değildi. Üçüncü bir neden de, daha eski dönemlerde Pergamon'da bilinmeyen, gladyatör savaşları ve araba yarışları gibi halk eğlenceleri ve tiyatro oyunlarının ortaya çıkmasıydı. Bütün bunlar için, bir amfitiyatro ile bir stadyumun inşası gerekli olmuştu. Her ikisi de, Roma döneminin yeni kentinin kenarında, Asklepion'a giden yolun yarısında yapıldılar. Bu binaların yakınında Roma tiyatrosu inşa edildi. Bu yapı, Kent Dağı üzerinde bulunan Hellenistik tiyatronun tamamlayıcısı ve hatta, yedeği gibi düşünüldü. Öyle anlaşılıyor ki, imparatorluk zamanında eski tiyatroda oyunlar sergilenmeyip, yalnızca hatiplerin konuşmaları izlenmekteydi. Eski tiyatroda sahneye konan eserler (trajedi ve komediler), Yunan dramlarının, aynı zamanda dini bir tören özelliği taşıyan karakterinden, henüz tam olarak sıyrılmamışlardı. Tiyatro herhalde tam bir halk eğlencesi veya yalnızca bir "eğitim" yeri değildi. Demos'un, yani vatandaşların karar aldıkları halk toplantıları da tiyatroda yapılmış olmalıdır. Kralların mutlak yönetimlerinde gerçek bir ağırlık taşımasa da, bu kararlar yüksek bir onursal değere sahip bulunmakta ve siyasal bakımdan pek de etkisiz görülmemekteydiler. Doğal olarak her durumda, hararetli tartışmaların yapılmış olduğu kesindir.


Pergamon Tiyatro Yapıları
Büyük bir olasılıkla, Hellenistik dönemde de, Büyük Gymnasion'un içinde bir Odeion vardı (bkz., s. 125). Ancak, bu yapıdan hiçbir mimari kalıntı kalmamıştır. M.Ö. 1. yüzyılda Diodoros Pasparos Heroonu'nun bir bölümü olan, Küçük Odeion inşa edilmişti (bkz., s. 248). Hellenistik döneme ait tiyatro benzeri başka yapılar tarafımızdan bilinmemektedir. Asklepion'un günümüzdeki giriş kısmında, bir tiyatro veya Odeion temellerine ait pek az kalıntı korunmuştur. Ancak bunlar, M.S. 1. yüzyıla ait bu yapı hakkında sağlıklı bir tablo edinmemize yetmemektedir (bkz., s. 223). Bu tiyatronun halefi, büyük bir bölümü günümüze gelebilmiş, veya yeniden yapılmış olan, Hadrianus dönemi (M.S. 2. yüzyılın ikinci yarısı) Asklepion Tiyatrosu'dur. Bu tiyatrodan, kutsal yeri ele aldığımızda söz etmiştik (bkz., s. 231 vd). Ceamenticium duvar işçiliğine bakılarak, aynı döneme tarihlenen bir başka Odeion, aşağı Roma kentinde, Kızıl Avlu'nun güneyinde bulunmaktadır. Hâlâ ayakta duran yüksek duvar kalıntıları, günümüz Bergama'sının evleri arasında kaybolmuştur (bkz., res. 12, Odeion). Hadrianus dönemi, daha doğrusu M.S. 2. yüzyılın ikinci yarısı, Pergamon'da, tiyatro yapımında da bir patlamaya sahne olmuştu. Yukarıda sözü edilen yeni dini amaçlı binaların (Traianus Tapınağı, Kızıl Avlu, Asklepion) ve Gymnasion'un yanı sıra, şimdi tamamen yeni yapılar ortaya çıkmaktaydı: Amfitiyatro, aşağı kentteki Roma Tiyatrosu, Stadyum gibi. Yapılan masraf ve işçi ihtiyacı inanılmaz boyutlara varmış olmalıydı. Bu binaların bize harap durumda gelmiş olmalarından dolayı, ne yazık ki, bunların gerçekten tamamen bitirilmiş olup olmadıklarını bilemiyoruz. Ancak, hepsi de kullanılmıştı. Bu, kültür ateşinden ziyade, kitlelerin hareketliliğini ve sansasyon arzularını, yeni büyük binalar ve buralarda gösteriye sunulan oyunlarla tatmin etmeye yönelik son bir büyük alevlenme, Pergamon'un ikinci kez çiçek açmasıydı. Bu imparatorluk dönemi yapıları, daha 100 yıl bile kullanılmadan, oldukça hızlı gelen çöküş, Geç Antik döneme geçişi başlatmıştı.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.