Özel Hayatın Tarihi 4 / Fransız Devriminden Büyük Savaş'a

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Her zaman devingen olan “özel”i incelemeyi yeğleyen Georges Duby ve Philippe Ariès gibi iki ünlü tarihçinin yönetiminde hazırlanan Özel Hayatın Tarihi, Roma İmparatorluğu’ndan günümüze, medeniyetler, kültürler, çağlar boyunca yaşanan derin değişimler üzerinde göz gezdiren beş ciltlik kolektif bir yapıttır. Dördüncü kitap Fransız Devrimi’nden I. Dünya Savaşı’na (Büyük Savaş) kadar olan dönemi kapsıyor: Devrimle altüst olan kurum ve kavramlar, bireyselliğin hız kazanması, aile hayatının dönüşümü, yeni bireysel sıkıntılar, yeni yerleşim biçimleri ve aşkın evrimi gibi konular üzerinde incelemelerin bulunduğu Özel Hayatın Tarihi 4 çok sayıda görsel malzeme eşliğinde Batı’nın dinsel, siyasal ve kültürel tarihi üzerine ortak bir veri sunuyor.

18. yüzyıl kamusal ile özel arasındaki ayrımı keskinleştirmişti. Devlet “işi” gibi gösterilen kamusal alan, bir anlamda biraz istimlak edilmişti. O zamana dek anlamsız ve olumsuz bir olgu olarak kalan özel alan, mutlulukla eşanlamlı hale gelecek kertede değer kazanmıştı. Daha o zamandan aileye ve uzama ilişkin bir anlam yüklenmiş, ama toplumcullaşma biçimlerinin çeşitliliği de henüz tükenmemişti. Fransız Devrimi bu evrim sürecinde dramatik ve çelişkili bir kopmaya yol açtı; bu kopmanın kısa ve uzun vadeli sonuçlarının da zaten birbirinden ayrılması gerekir. İlk başta “özel” veya şahsi “çıkarlar”ın komplo ve entrikalara elverişli bir kuytu alan oluşturduğundan kuşkulanılır. Kamusal hayat şeffaflık istemektedir; töreleri ve yürekleri değiştirmeyi, yeniden biçimlendirilmiş bir zaman ve uzam içinde dışarıdan içeriye doğru yönelen bir işaret ve jest pedagojisi aracılığıyla görünüşü, dili ve duygularıyla yeni bir insan yaratmayı amaçlamaktadır. Uzun vadede ise Devrim, kamusal ve özel alanların tanımını öne çıkarır, aileye değer kazandırır, siyasetçi erkeklerle ev kadınlarını karşı karşıya koyarak cinsiyetlerin rollerini farklılaştırır. Devrim, bu ataerkilliğine karşın, birçok noktada babanın erklerini sınırlar ve boşanma hakkını kabul eder. Aynı zamanda bireyin haklarını, bugün Fransa’da hâlâ çok az güvencede olan habeas corpus’un utangaç bir dille ifade edildiği yaşam güvenliği hakkını savunur; onun ilk meşru zeminini yaratır: mesken dokunulmazlığı. 1791’den itibaren Ceza Yasası’nın 184. maddesi bu dokunulmazlığın ihlalini ağır bir biçimde cezalandırır.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.