Oyunlar 5 / Kadınların İsyanı

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı... Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor."Nâzım Hikmet Külliyatı"nda...

YAŞLI KADIN ŞAİR : Sadece kendi tarlanın ürününü düşünme...
KÖYLÜNÜN KARISI : Bak, bütün komşularımız burada...
KÖYLÜ : Komşuların canı cehenneme... İnsan açlıktan tek başına ölür...
YAŞLI KADIN ŞAİR : (Sade bir tavırla) Ama bombadan birlikte öleceğiz... Oysa birlikte yaşamayı öğrenirsek, bilsen neler başarabiliriz... Ne açlıktan ölünür o zaman, ne de bombadan...
KÖYLÜ : Benim tarlam topu topu bir avuçluk yer. Kimse oraya bomba harcamaz...
MÜKELENA : Senin tarlan yeryüzünün bir parçasıdır. Bütün yeryüzü mahvolursa, senin tarlan da yok olur...
(Bir susuş.)
KÖYLÜ : Canı cehenneme tarlanın... Böyle yaşamaktansa ölmek daha iyi...
KARISI : Hayır... Ben yaşamak istiyorum... Senin ve bebeğimizin de yaşamanızı istiyorum... Tarlamızın yok olmasını istemiyorum...
YAŞLI KADIN ŞAİR : Karın haklı... Ölmek ancak daha iyi bir yaşama uğruna değer...
KÖYLÜNÜN KARISI : Bırak kolumu... Canım acıyor, dedim...
KÖYLÜ : (Kadın'ın kolunu bırakarak) Şeytan alsın bütün bu karıları... Kafamı karıştırdınız be... (Çıkar.)
(Koşarak Piero girer.)
PİERO : Alice... Alice... Alice...
ALİCE : Sen... Sen... Sen...
PİERO : Hapisten kurtuldum. Bir sürü adam geldi... anlıyormusun... Bir sürü adam... Kapıyı alaşağı ettiler... Nasıl seviyorum seni...
(Alice'i göğsüne bastırarak öper. Kadınların şiddetli ve uzunsüren alkışları.)
KADINLARDAN BİRİ : Zafer!
İKİNCİ KADIN : Alice yemini bozdu...
ÜÇÜNCÜ KADIN : Biz de yemini bozmak istiyoruz...
DÖRDÜNCÜ KADIN : Artık vaktidir, Mükelena...
BEŞİNCİ KADIN : Vaktidir...
ALTINCI KADIN : Bırak evimize gidelim...
(Bazı kadınlar koşarak dağılmaya başlarlar. Mükelena arkalarından koşar.)
MÜKELENA : Nereye gidiyorsun, dur!
KADINLARDAN BİRİ : Eteğimi yırtacaksın...
MÜKELENA : Aklınızı mı kaçırdınız, ne zaferi?.. Savaş tehdidi tepemizde sallanıp duruyor daha... Savaş diyorum, anlıyor musunuz? Ben öpüşmek istemiyor muyum sanıyorsunuz?.. Fakat daha Lysistrata olmaya devam etmek gerekiyor. Zaferden sonra da yeni çatışmalara başlayacağız... Sevgi çatışmalarına. O zaman Helen oğulları bizleri "çatışmaları çözenler" diye adlandıracaklar...
HİZMETÇİ KADIN : (Koşarak girer.) Çok önemli bir haberim var... Düşman yaklaşıyor...
(Karmakarışık bir savaş müziği eşliğinde, Emekliler Birliği sahneye girer. Emekli jandarmalar, yaşlı gece bekçileri, tiriti çıkmış bir emekli mareşal, otel kapıcıları... Verilen komutla, Birlik merdivenlerin eşiğinde durur.)
MÜKELENA : Selam, dedecikler! Size nasıl bir yardımımız dokunabilir?..
BİRLİK KOMUTANI : Sus! Biz deden değiliz senin!..
KORO : Biz sizin dedeniz değiliz!
MÜKELENA : Özür dilerim, dede... Üniformanız o kadar eski ki, anlayamıyorum, mareşal mı, yoksa "Ambasador Oteli"nin emekli kapıcısı mısınız?..
BİRLİK KOMUTANI : Sus!..
ALİCE : Ne coşku be! Kendinizi iyi korumuşsunuz, dede!..
BAŞKANIN KARISI : Doğrusu, siz de, ordunuz da çok genç görünüyorsunuz...
BİRLİK KOMUTANI : (Bıyıklarını burarak) Fakat... fakat... bu numaralar bize sökmez...
KORO : Bu numaralar bize sökmez...
BİRLİK KOMUTANI : Bizimle kardeşleşmeyi ya da kahve içmeyi başaramayacaksınız, madam...
KORO : Başaramayacaksınız...
BAŞKANIN KARISI : Çok yazık...
BİRLİK KOMUTANI : Dişilikleriniz bize vızgeliyor artık...
KORO : Vızgeliyor artık...

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.