Oyunlar 1 / Kafatası

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Güçlü bir dramatik yapı, çok kişili doğal bir diyalog akışı, zehir zıkkım politik eleştiriden toplum sorunlarının kökenine inen bir dram anlayışı... Nâzım Hikmet, şairliğine eş bir oyun yazarı olduğunu da gözler önüne seriyor."Nâzım Hikmet Külliyatı"nda...

KIZ : Baba, dinle. Yukarı kattaki ziyafette, bak hangi şarkıyı söylüyorlar...
DALBANEZO : Ne şarkısı? Şarkı filan dinleyecek halim yok.
KIZ : İnekler seni bu kadar uğraştırıyor mu ki... Bir saatten beri şişelerle oynuyorsun...
DALBANEZO : Yeryüzündeki bütün inekler kahrolsun. Şurda iki ayımız daha kaldı. O Paolina olacak karı beni eskisi gibi, gümrük kolcusu gibi kontrol etmekten vazgeçti biraz. (Sükût.) Sana bir müjdem var?
KIZ : Pedro'dan haber mi?
DALBANEZO : Hayır, Pedro'dan haber yok hâlâ... Mesele o değil. Farkında mısın ki, bir aydır, gizli gizli bir şeyler yapıyorum. İş saatinden sonra Paolina laboratuvarları kitlemese... Bir aydır kaçamak yaptığım şeyi bir günde bitirirdim.
KIZ : Ne yapıyorsun, baba?
DALBANEZO : Serum. Bir tek. Bir tek serum...
KIZ : Ne serumu?
DALBANEZO : Sen de mi? Sen de mi unuttun? Ben kimim? Niçin burdayım? Yoksa senin için de beynelmilel serseri öküz baytarı Dalbanezo mu oldum?
KIZ : Baba...
DALBANEZO : Öyleyse. Ne serumu diye nasıl sorabilirsin? Ben ne serumu yapabilirim? Serum Dalbanezo'dan başka ben...
KIZ : Aman, baba, yavaş konuş. Duyacaklar...
DALBANEZO : Olur. Hırsız gibi konuşayım. Deminden beri uğraştığım şey bir tek serumun boşaltılmasıydı. Şimdi. On dakika sonra hazır. Sonra...
KIZ : Baba... Verem serumu on dakika sonra hazır mı? Sahi mi...Baba...
DALBANEZO : Yavaş. Bağırma. Duyacaklar. Sonra kalbin de zayıfladı. Çok heyecan istemez...
KIZ : Babacığım...
DALBANEZO : Sen yalnız psikolojini kontrol et. Ona aklım ermez... Fakat fizyolojinden mesul olan benim. Düşün. Bak şişeye...
KIZ : Baba. Yakından göster...
DALBANEZO : Bak. İçindekini görüyor musun? Serum. Koh'un basillerini ayaklarımın dibine serecek.
KIZ : İlk serum kimin?
DALBANEZO : Ne dedin? İlk serum kimin mi? Seninle bunu kararlaştırmadık mı? İlk meydan muharebesini senin ciğerlerinde vereceğim. İki ay sonra ayaktasın. Ateş yok. Öksürük yok. Kan yok. Ciğerler körük gibi. Kalp saat gibi. Koşabiliyorsun. İstediğin kadar bağırabiliyorsun.
KIZ : Baba, derece de koymayacağız, değil mi, artık?
DALBANEZO : İneklerle beraber kahrolsun bütün dereceler...
KIZ : Baba, serumun ne güzel rengi var. Bir damla, bir küçük damla güneş gibi.
DALBANEZO : Güneş gibi ya!.. O güneş damlasını senin damarlarına akıtacağım...
KIZ : Baba, haydi. Ben hazırım...
DALBANEZO : Beş dakika daha lazım. Beş dakikalık bir acele her işi bozabilir.
KIZ : Baba, yanıma otur. Elinde şişeyi tut! Ona bakarken bile ciğerlerimin temizlendiğini hissediyorum.
(Doktor Dalbanezo kızının yanına oturur. Bir elinde saat, ötekinde şişe vardır. Arkaları kapıya dönüktür. Sükût. Kapı yavaş yavaş açılır. Paolina gözükür. Ayaklarının ucuna basarak doktorla kızına yaklaşır.)
KIZ : Baba. Dört dakika kaldı...
DALBANEZO : Dört dakika sonra kurtuldun artık. Serum Dalbanezo ilk zaferini kazanacak. Ben beynelmilel serseri, ben öküz baytarı...
(Paolina birdenbire doktorun elindeki serum şişesinin üstüne atılır. Şiseyi alır yere atar. Şişe kırılır...)
KIZ : Baba...
DOKTOR : (Paolina'ya) Kaltak...
PAOLİNA : Hiddetlenmeyiniz. Muhterem kerimenizin yanında böyle fena sözler söylemeyiniz. Genç kızların kulakları böyle...
DALBANEZO : Sus... Ne haltettin?
KIZ : Babacığım...

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.