- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu
-
Kategori:
Sanat -
Hazırlayan:
Hasan Kuruyazıcı -
ISBN:
978-975-08-1487-7 -
Sayfa Sayısı:
520 -
Ölçü:
17 x 24 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Aralık 2008
Osmanlı Devleti’nin son silkinme dönemi sayılabilecek II. Meşrutiyet ortamında yetişen ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında özellikle Ankara’da olgun eserlerini veren Arif Hikmet Koyunoğlu’nun yaşam öyküsü ve anıları.
“Ulusal Mimarlık” akımının önemli bir temsilcisi olarak belirip 1930’lara doğru “Modern Mimarlık” anlayışına yaklaşmasının belgeleri ve değerlendirilmesi. Son olarak da Selçuklu-Osmanlı mimarlık tarihine ve döneminin mimarlığına ilişkin tüm yazıları, eleştirileri.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e aydın bir mimarın bütüncül bir portresi.
Koyunoğlu ve Milli Mimari
Arif Hikmet Koyunoğlu’nun mimarlık yaşamının ilk bölümü, eğitimi de dahil, Milli Mimari dönemi içinde yer alır. Koyunoğlu mimarlık eğitimi sırasında, daha 16 yaşında, yeni yeni biçimlenip yayılmakta olan bu anlayışla karşılaşmıştır. Onun gibi çevresine çok açık bir gencin, bu mimarlık üslubunun kaynaklandığı düşünce sistemine de ilgi ve merak duymaması olanaksızdır. Nitekim Koyunoğlu o günlerde yeni kurulan Türk Ocağı’na üye olmuştur. Ancak, Ocak’ın siyasal etkinlikleriyle hiç ilgilenmemiştir, hatta Türkçülüğün siyasal yanının belki farkında bile değildir. Çökme noktasına yaklaşmış bir devletin aydın bir bireyi olarak o, kurtuluşun kendi öz, “milli” değerlerine dönmekte olduğu savındaki bir düşüncenin, mimarlık başta olmak üzere sanat alanındaki yansımalarından etkilenmiş, onları kendine yakın bulmuştur. Türk Ocağı ile ilişkisini anılarında şöyle anlatıyor: “Türk Ocağı açılmıştı. Bu benim amacıma uygun bir teşekküldü. Türklüğün yükselmesi, bu aziz milletin bütün anlamıyla yüksek bir seviyeye ulaşması için çaba sarf eden bu hayırlı cemiyet benim çalışmalarım için de ideal bir yer olacaktı. Ben de ona katıldım ve kendi alanımda, Ocak büyüklerinin de teşvikiyle senelerce çalıştım. Ocak’ın asıl beğendiğim hali, onun hiçbir siyasi teşekkülle alakadar olmaması, yalnız ilm ü irfan sahasında ve hiçbir tesir altında kalmayarak çalışması idi. İlmi, fenni, edebi konferanslar; lisan, musıki dersleri verilirdi ve büyük kitaplığımızda yüzlerce genç istedikleri gibi serbestçe çalışırlardı.”