Önce Çizdim, Sonra Yazdım

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Önce Çizdim, Sonra Yazdım: Türk karikatürünün usta çizeri Semih Balcıoğlu, 1930'lardan günümüze görüp geçirdiklerini 'karikatürize ederek' anlatıyor. Türk basın tarihine ve karikatür tarihine ışık tutan bu kitapta Balcıoğlu, Dünya gazetesinin odacısından Cumhuriyet gazetesinin kahvecisine Babıâli'den pek çok figürle birlikte, 'hayatta bir araya gelmezler' denilebilecek ünlülerin portresini çiziyor: Cemal Nadir, Yusuf Ziya Ortaç, Falih Rıfkı Atay, Simavi ailesi, Abdi İpekçi, Günseli Başar, Zeki Müren, Zeki Faik İzer, Yahya Kemal, A. Hamdi Tanpınar, Orhan Kemal, Altan Erbulak, Behçet Kemal Çağlar, Ümit Yaşar Oğuzcan, Aziz Nesin, Nâzım Hikmet, Ratip Tahir, Necm, i Rıza, Kemal Ilıcak, Mehmet Ali Aybar, Çetin Altan, Yaşar Kemal, Turgut Özal, Çetin Emeç, Yılmaz Güney...

Anı!

Günlük tutmayan, anı biriktirmeyen ve hepsinden önemlisi yazı yazmayı hiç mi hiç sevmeyen bir toplumuz.
Kalem ticaretiyle uğraşan bir dostumun bundan birkaç yıl önce işleri bozuldu ve işini bir hayli küçülttü. Sebebini sordum, "Normal," dedi "bizde kalem, yazı yazmak için kullanılmaz ki, toto ve loto kuponlarını doldurmak için kullanılır. Bu halimize de şükür." Durun bakalım, daha ne günler göreceğiz.
Ne mektup, ne bayram tebriği yazarız, ne de yılbaşında kart göndeririz birbirimize. Adresimizi soran bir dostumuza, "Al şu kalem kâğıdı da yaz" demez miyiz?
"Anılarımı yazacağım" dedim, aldığım yanıtlar şaşırtıcı oldu: "İşin mi yok Semih ağabey, kim uğraşacak onlarla, anlat gitsin işte..." Bir başkası, "Dur bakalım, daha erken. O en son iş..."
Bizim basın kuruluşlarına, "Gelin, yılda bir gün anı günü yapalım. Herkes mesleki anılarını anlatsın, bunları kaydedip kitap yaparız" dedim, aldığım yanıt "Ne lüzum var?" oldu.
İşte, insanlar teker teker ölüp gidiyorlar ve ne yazık ki anılarıyla birlikte toprak oluyorlar. Anılarını yazmalarını söylediğiniz zaman, "Ben kendimden bahsetmek istemem, ayıp olur" yanıtını alırız.
Anının önemini bilmiyoruz herhalde. Sedat Simavi’nin Hürriyet gazetesini kurarken “ya tutmazsa” korkusuyla cebinde bir yıl siyanür tüpü taşıdığını duyduğum zaman neredeyse dudaklarım uçuklayacaktı...
İyi ki yazdım... Az olsun, çok olsun ama olsun... Bunu da zamanla öğreneceğiz herhalde. Gencecik insanlar aramızdan ayrılıp gidiveriyorlar. Geriye sadece fotoğraflar kalıyor. Sevgili dostum Enis Batur, "Sizden anılarınızı bekliyorum" dediği zaman ne yalan söyleyeyim biraz ürktüm. Yıllardır hep çizmişim, yazmayı da düşünüyordum ama birinin dürtmesi lâzımdı. Onun için kitabımın adını Önce Çizdim, Sonra Yazdım koydum.
Bu kitapta bildiğimi yazdım, bilmediğimi de bilenlere sordum. Mizahçı olduğum için, ister istemez mizahçı gözüyle baktım olaylara. Türkiye’de yaşananlar zaten o kadar komik ki, olduğu gibi yazsanız yeter.
Yitirdiğimiz karikatür ustalarının çocukları ve eşleriyle görüştüm. Biri hariç, hiçbirinde yazılabilecek bir anı bulamadım. Belki de o kuşak, meslek yaşamının her yönünü eve taşımıyordu. Üstad Cem’in Cumhuriyet döneminde neden karikatür çizmediğini başka ağızlardan değil, kendi ağzından, kendi kaleminden öğrenmek isterdim, ama olmadı.
Bu çalışmayı bir görev bildim, yeni kuşaklara bir şeyler anlatabildimse mutlu olacağım.

Teşvikiye, 2000

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.