Odaların Tarihi

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Michelle Perrot insanoğlunun en eski yerleşkesinin izlerini sürüyor.
Odaların Tarihi, yazar odalarından hasta odalarına, işçi odalarından otel odalarına, XIV. Louis’nin odasından çocuk odalarına varıncaya dek, çağlar boyu toplumsal değişimlerin süzgecinden geçerek çeşitlilik gösteren çetrefilli bir uzamın soykütüğünü inceliyor.
Edebi üslubundan ödün vermeyen Perrot’nun benzersiz çalışması Odaların Tarihi, kültür tarihi alanındaki “klasik” kitaplardan biri olmayı hak ediyor.

YATAK ODALARI

Yunanlılar dinlenmeye adanmış her mekâna kamara adını veriyorlardı, bunun yalnızca yatmak için kullanılması ve özellikle de bireyselleş(tiril)mesi oldukça zaman aldı. İç içe geçmiş sözcükler ve nesneler içinde önceliğin hangisine ait olduğunun ortaya çıkarılması pek kolay değil. Beaumarchais’ye göre: “Yatak de­diğimiz zaman, yatak odasından söz edilmektedir.” Bu tam olarak doğru mudur? “Yatak odası”, kesinlikle daha eski olmasına rağmen, sözlüklerde yalnızca XVIII. yüzyıl ortalarına doğru belirir. Ama yazmak, hayal kurmak, sevmek ya da sadece uyumak için “kendine ait bir odaya sahip olmak” –Virginia Woolf’un ka­dınlar için şiddetle istediği bir şeydi bu– nispeten yeni bir buluştur ve ben bunun Batı’daki izini sürmek istiyorum. Çünkü bu istek, en azından günümüzde birey­selliğin önemli bir göstergesi haline getirdiğimiz bu uygulama, göründüğü kadar da evrensel değildir. Japonlar bunu bilmez ve Budapeşte’de bile, XIX. yüzyılın sonunda, salondaki divanlar akşam olunca yatağa dönüşür, yataklar elbette yatak odasından önce gelir. Avrupa’nın doğu kesiminde ortak yaşam alanına ilişkin potansiyel cazibeler ve gerçek kâbuslar uzun süre devam eder.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.