Masumiyet ya da Özel İlişki

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Çağdaş İngiliz edebiyatının en önemli yazarlarından Ian McEwan, gerçek bir olaya yaslanan, psikolojik gerilim olan Masumiyet’te bir insanın sıra dışı şartlarda var oluşunu ve bu uyanışın beraberinde getirdiği karmaşa ve çalkantıları gözler önüne seriyor.   
II. Dünya Savaşı sonrası Berlin’de savaş yer altında devam ediyor. İngiliz ve Amerikan gizli servisleri, Sovyet hatlarına sızmak için dev bir tünel projesini ortaklaşa yürütüyor. Tarihte “Altın Operasyon” olarak bilinen bu projede çalışmak üzere Berlin’e giden çekingen ve “masum” bir İngiliz, böylece dış dünyaya ilk adımını atıyor.
"Masumiyet ya da Özel İlişki" kitabı, Soğuk Savaş döneminde geçen yirmili yaşlarının ortasında, aile evinin ötesindeki dünyayla henüz tanışmamış, çekingen, nazik ve “masum” bir İngiliz genci olan Leonard Marnham’ın etrafında dönüyor. Posta servisinde elektronik mühendisi olarak çalışan Leonard, İngiliz ve Amerikan gizli servisleri CIA ve MI6’nın ortaklaşa yürüttüğü Altın Operasyon’da görev almak üzere Soğuk Savaş dönemi Berlin’ine gönderilir. Doğu Berlin’deki Sovyet telefon hatlarına sızmak için açılan tünelde Leonard gizlilikle tanışır. Gergin de olsa yakın bir dostluk kurduğu Amerikalı Bob Glass’la dışarı çıktığı bir gece, kendisinden yaşça büyük olan Batı Berlinli Maria Eckdorf’la tanışır. Ona olan aşkı sayesinde günlük yaşantısının ve alışkanlıklarının bağlarından kurtulurken, aynı zamanda kendi karanlık yönleriyle karşılaşır. Leonard mutludur. Ama nişanlandıkları gece Maria’nın eski kocası ortaya çıkınca, Leonard ilişkisini tekrar sorgulamaya başlar.

Toplantıyı yöneten Teğmen Lofting’di. “Dinleyin Marnham. Daha yeni geldiniz, dolayısıyla buradaki durumu bilmeniz beklenemez. Burada sorun Almanlar ya da Ruslar değil. Hatta Fransızlar da değil. Sorun Amerikalılar. Hiçbir şey bildikleri yok. İşin kötüsü öğrenmiyorlar da, laf dinlemiyorlar. Huyları böyle.”
Posta Servisi memuru Leonard Marnham bir Amerikalıyla yüz yüze tanışmamıştı hiç, ama mahalle sinemasında onları derinlemesine incelemişti. Dudaklarını aralamadan gülümsedi ve başını sallayarak onayladı. Ceketinin iç cebinden gümüş kaplama sigara tabakasını çıkardı. Lofting Kızılderili selamı verir gibi elini havaya kaldırarak teklifi baştan geri çevirdi. Leonard bacak bacak üstüne attı, tabakadan bir sigara çıkardı ve dikine tutup birkaç kez tabakanın üstüne vurdu.
Lofting kolunu masanın üstünden dümdüz uzatarak çakmak tuttu. Sivil delikanlı başını çakmağın alevine doğru eğerken o da konuşmasına devam etti: “Tahmin edebileceğiniz gibi, çeşitli ortak projeler, ortak fonlar, teknik bilgi alışverişi filan mevcut. Ama Amerikalıların ekip çalışması hakkında en ufak bir fikri mi var? Bir konuda anlaşmaya varıyorlar, sonra kendi bildiklerini okuyorlar. Bizden gizli iş çeviriyorlar, bilgileri gizliyorlar, geri zekâlı muamelesi yapıyorlar bize.” Teğmen Lofting madenî masasının üstündeki tek eşya olan kurutma kâğıdını düzeltti. “Hükümetimiz sonunda sertleşmek zorunda kalacak.” Leonard ağzını açacak oldu, ama Lofting elini sallayarak engelledi konuşmasını. “Bir örnek vereyim. Önümüzdeki ay yapılacak bölge yüzme yarışlarında İngiltere’nin irtibat görevlisi benim. En iyi havuzun bizim stattaki havuz olduğuna kimse itiraz edemez. Yarışlar için en uygun yer olduğu besbelli. Amerikalılar da haftalar önce tamam dedi. Ama yarışlar nerede yapılacak dersiniz? Ta güneyde, onların bölgesinde, yağlı bir su birikintisinin içinde. Neden, biliyor musunuz?”
Lofting bir on dakika daha konuştu.
Yüzme yarışlarına ilişkin kalleşliklerin tamamı ortaya konup açıklandıktan sonra Leonard, “Binbaşı Sheldrake bana bazı cihazlar ve mühürlü talimatlar bırakmıştı. Bu konuda bilginiz var mı?” dedi.
“Ben de oraya geliyordum,” dedi teğmen sertçe. Sonra sustu ve görünüşe bakılırsa güç topladı. Tekrar konuştuğunda sesinin öfkeden tizleşmesini engelleyemedi. “Aslında ben buraya sırf sizi beklemek için gönderildim. Binbaşı Sheldrake’in tayini çıktığında ben her şeyi ondan devralıp sonra da devredecektim. Ama benimle ilgili olmayan nedenler yüzünden, binbaşının ayrılmasıyla benim gelişim arasında kırk sekiz saatlik bir boşluk oldu.”

Teğmen sözlerine ara verdi. Açıklamasını özenle hazırlamış gibi görünüyordu. “Demiryolu kargosu muhafazalı bir odada kilit altında, sizin mühürlü zarfınız da birlik komutanının ofisindeki kasada olduğu halde coniler kıyameti koparmışlar. Her an malzemeden doğrudan sorumlu birinin olması gerektiği konusunda ısrar etmişler. Genelkurmaydan tugay komutanına, oradan da da birlik komutanına telefonlar yağmış. Kimse bir şey yapamamış. Kamyonla gelip her şeyi, zarfı, kargoyu, topunu alıp götürmüşler. Sonra ben geldim. Bana verilen yeni talimat sizi beklemekti, beş gündür de gelmenizi bekliyorum, kimliğinizi doğrulayıp durumu açıklamak ve şu irtibat adresini vermek üzere.”

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.