Korku Oyunu

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

"Kuşkusuz bu metni yazarken bütün korku oyuncuları adına konuşmaktan özellikle kaçınıyorum. Yalnızca şunu çekinmeden ileri sürebilirim: Nesnel gerçeklik denilen şeyi hiç umursamadan ve dudak bükerek, her türlü yetkiye direnerek gerçek bir korku oyuncusu olma niteliğimi sürdürüyorum. Ötekilerin hep sustuğu -gerçekten sustular mı?- benimse yazdığım için onlardan farklı bir konumda olduğumu ileri sürmüyorum. Onların suskunluğu eninde sonunda anlaşılabilir bir tutum." Farklı bir öykü dünyası yaratmakta usta olan Mahir Öztaş; yalınlık, duyarlılık, şiddet, korku, aşk, ölüm ve cinsellik kavramlarının kökenine indiği öykülerinde, hem bir kurgu ustası olduğunu hem de atmosfer kurmadaki başarısını kanıtlıyor.

Tuzlu su güzel bir kadının saçlarından süzülüyordu, ince ipekliden giysisi bedenine yapışmıştı. Bir sonraki dalga yanındaki adamı ıslattığında, kadının yüzünde beliren anlatımı çözmeye çalıştım. O küçük ve açık ağzındaki hayvansı arzu, coşku, gurur ve yaşam sevinci karışımı o tuhaf anlatım bana kendi yalnızlığımı duyurdu. Bu arada en az ıslananlardan biriydim, bu bir talihse... Çünkü hava çok sıcaktı, rüzgâr hızla kurutuyordu giysileri. Geride yapışkan bir serinlik bırakarak... Sarah'nın ıslak bedenine tutkuyla sarıldığım bu karar anında -hep vardır böyle bir an- ona aşık olduğumu anlıyordum. Ama nedense, huzursuz ve kaygılı bir duygunun eşlik ettiği bir aşk, neredeyse bir felaket duyumu. Güneş artık batmıştı ve teknenin burnunda birkaç soluk yıldız dans etmekteydi. Günlerin kör ve inatçı ilerleyişi... Her duvarın dibinde, her köşebaşında yoksulluk. Hintliler gerçekten bu denli coşku yoksunu, kadercilik böyle yılan gibi kuşatıcı ve boğucu mu? Hint başkaldırısının aldığı o özel biçimi, Sarvodaya hareketini şimdi biraz anlar gibi oluyorum. Bütün bu salaş kulübelerde, kente ağır kokular üfleyen bütün bu gecekondu mahallelerinde yaşayanların nasıl da kendilerine özgü bir yaşam biçimleri vardı. Çoğu kez utançla, dikkatlerini çekmemek için neredeyse kendimi silerek gözlerdim onları. Kardeşler çamurların içinde yuvarlanarak oyunlar oynar, genç bir kadın yaşlı anasının saçlarındaki bitleri ayıklardı. Chowpatty Plajı'nın oralarda iri gözlü Hintli kadınlar, tropikal meyvelerden yapılmış dondurmalar, haşlanmış mısırlar yerlerdi. Kocaları gururlu ve çapkın bakışlarla süzerken çevrelerini, onlar adı konmamış kokular saçardı. Körfezin karşı yakasında, Malabar Burnu, dalga serpintilerinden görünmez olurdu. Dişlerinin o yabanıl parlayışı en çekici yanlarıydı bu kadınların. Betel çiğner, çamurlu ve dalgalı denizin karşısında gizli gizli konuşup gülüşürlerdi.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.