Kitap Kurtları İçin 2: Kuşlar Bize Neler Söyler?

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Filiz Özdem’in yazdığı “Kitap Kurtları İçin” serisinin ikinci kitabı YKY’den çıktı: "Kuşlar Bize Neler Söyler?"

Filiz Özdem’in “Kitap Kurtları İçin” çıktığı koşu devam ediyor. "Kitap Kurtları İçin Hayvanlar Âlemi - Doğadaki Dostlarımız"dan sonra ikinci kitap da elimizde: "Kuşlar Bize Neler Söyler?" 

İnsanoğlunun kuşlara olan imrenme ve öykünmesi uçma kökenli büyük ölçüde. Bir uçak düşünün; kuşlardaki adıyla kanadı, kuyruğu ve gagası yok mu? Korkularını ve hayallerini süsleyen dev kuş simurg da bir tür kuş özlemi değil mi? “Kuş uçmaz...” yerlerde bulunmak istemeyişimiz, sevdiklerimize kuşlarla selam gönderişimiz, canımızı kuşça görmemiz, hızımızı kuşa benzetmemiz, saflığımızı kuş akıllı olmakla açıklamamız, eski Türk boylarının bir avcı kuşu totem seçip onu kutsal bellemesi boşuna değil...

"Kuşlar Bize Neler Söyler?" kargalarla başlıyor, leylekler, bülbüller, baykuşlar, kumrular, keklikler, ağaçkakanlar, martılar, güvercinler ve kartallarla devam ediyor.

Kargalara kızmayanımız var mı? Sağımızda solumuzda  iki yanlarına hafif   eğilerek sekmelerine, dallarda, çayırlarda, çatılarda uçuşup durmalarına, gürültüyle verdikleri yaşama kavgalarına tahammülümüz yoktur ama onlarsız da edemeyiz. Filiz Özdem’in ilk sırayı kargalara ayırması boşuna değil. “Kargadan başka kuş tanımamak” deyimi insanın kolay kolay değişmeyen takıntılarının ifadesi, çok uzun yaşadıkları ise bir şehir efsanesi, La Fontaine’in tilki tarafından kandırılan kargayı anlattığı öykücüğün gerçeği yansıtmadığı ve daha pek çok şey bu bölümde.

Leyleklerin yolculuğu, bülbüllerin ses güzelliği, baykuşların haksız yere uğursuz sayılması; kumruların saflığı ve narinliği, kekliklerin en çok avlanan av kuşlarından olduğu için neredeyse soyunun tükeneceği, ağaçkakanların gürültücü ama faydalı olduğu, martıların denizden denizlerin martıdan ayrı düşünülemeyeceği, güvercinlerin  cami kuşu gibi görülmesi ve akrobatlığı, kartalların göklerin efedisi olması ve soyluluğu simgelemesi "Kuşlar Bize Neler Söyler?"in sayfalarında daha nicelerini bulacağımız hoşluklardan.

Filiz Özdem, “Kitap Kurtları İçin” serisinin üçüncü kitabının müjdesini de veriyor: "Tavşan Dağa Küserse, Kaplumbağa Koşarsa".

Kargaların çok uzun yaşadığı sanılır, oysa 15-20 yıl yaşarlar. Karmaşık bir toplumsal yaşamları vardır. Bireyleri arasında iletişim çok güçlüdür. Çatı kargası, leş kargası, ekin kargası, dağ kargası gibi türleri vardır. Hem etçil hem otçul hayvanlar oldukları için her şeyi yerler. İlginçtir, kargalar kinci hayvanlar oldukları gibi, aynı zamanda vefakârdırlar. İnsanlarla ilişkilerinde, kendilerine yapılan fenalığı nasıl unutmazlarsa, iyiliği de unutmazlar. Kargalar zeki, becerikli, bilge kuşlardır. Dolayısıyla, La Fontaine masallarında geçen “Karga ile Tilki” hikâyesi pek inandırıcı değildir. La Fontaine, belki de tilkinin kurnazlığını vurgulamak istediği için kargayı pek budala bir hayvan gibi göstermiştir. Yine de Orhan Veli’nin şiirleştirdiği La Fontaine masallarını okumaya doyamaz insan.

Karga ile Tilki
Bir dala konmuştu karga cenapları;
Ağzında bir parça peynir vardı.
Sayın tilki kokuyu almış olmalı,
Ona nağme yapmaya başladı:
- “Oooo! Karga cenapları, merhaba!
Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz!
Gözüm kör olsun yalanım varsa,
Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
Sultanı sayılırsınız bu ormanın.”
Keyfinden aklı başından gitti bay karganın.
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını düşürdü nevalesini.
Tilki kapıp onu dedi ki: - “Efendiciğim,
Size küçük bir ders vereceğim,
Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir;
Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.”
Karga şaşkın, mahcup, biraz da geç ama,
Yemin etti gayrı faka basmayacağına.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.