- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Kayıp Enlemler
-
Kategori:
Edebiyat / Roman -
Yazar:
Jamal Mahjoub -
ISBN:
978-975-08-1365-8 -
Sayfa Sayısı:
220 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ocak 2008
Bir mimarlık firmasındaki işini kaybetme tehdidiyle yüz yüze kalan Jade geçmişini, ırksal kökenlerini ve pek az hatırladığı babasını araştırmaya koyulur. Sıra dışı, serüvenci bir Alman, bir mucit olan babası Ernst Frager, bir İngiliz’le evliyken Jade’in annesiyle tanışmış ve yaşamının kalanını iki kadın arasında bölünerek geçirmiştir. Jade’in Müslüman bir ülkeye yerleşmiş ve oğlunu iç savaşta kaybetmiş olan üvey ablasından aldığı mektuplar ona bu hesaplaşmada yardımcı olacaktır. Kayıp Enlemler ortak noktaları kimlik arayışı olan üç farklı karakterin farklı zamanlarda ve farklı enlemlerde şekillenen, yer yer iç içe geçmiş öyküleri.
Ayağa kalkmışlardı, üzerine tavalar ve tencereler yerleştirilmiş olan masaya doğru sessizce ilerliyorlardı. Kuyruğa girmişlerdi, tabaklarını alıyor, patates püresi, sebze türlüsü, bir kap çorba ve birkaç dilim ekmek için bekliyorlardı. Oturacakları ve yemeklerini yiyecekleri bir yer bulmak için ayrılıyorlardı. Nazik davranıyorlardı. Slav kökenli bir dilde konuşanları duydu, diğerleri Afrika dillerine benzer dillerde konuşuyorlardı. Nereden gelmişlerdi? Her yerden ve hiçbir yerden... Başka bir yerden... Tabağının üzerine eğilerek plastik bir kaşıkla ağzına yiyecek dolduran bir adamı seyretti. Ben Thursday’im, diyordu sanki, bu ülkeye geldiğim gün doğdum. Bundan öncesi seni hiç ilgilendirmez; hiçbir şeydim. Çöl hafızayı yakar bitirir. Tuzlu su seni susatarak boğar. Bunları biliyorum. Yemek için bu ilahiyi söylemek, gemi ambarında tanımadığım yüz kırk kişiyle canlı canlı gömülmenin yanında nedir ki? Bunu yapabilirim. Beyaz adamın benden söylememi istediği ilahiyi söyleyebilirim. Onun bokunu temizleyebilir, pencerelerini yıkayabilirim, onun cam kulelerini inşa edebilirim. Dünyanın düzeni böyle. Düşen ve beni öldüren kemerler çiziyorsun. Sen özgürsün. Sen özgür değilsin.