- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Kaplumbağalara Dair
-
Kategori:
Edebiyat -
Yazar:
Craig Stephenson -
Çeviren:
Roza Hakmen -
ISBN:
975-08-0596-8 -
Sayfa Sayısı:
90 -
Ölçü:
16.5 x 22 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ocak 2000
“Simge olarak kaplumbağanın dikkate değer yanı, esrarengiz kabuğunun içinde hem olumlu, hem olumsuz nitelikler barındırma potansiyelidir. Kaplumbağa hem kurtarıcı, hem ölüm habercisi; hem gökyüzü, hem yeryüzü; hem erkek, hem dişi; hem yang, hem yin’dir... Simgesel kaplumbağalar bu yüzden mi bazı kültürlerde kenara itilmiştir, saygıdan çok korku uyandırır?” Craig Stephenson’dan, simgelerin kılavuzluğunda, kendi içine, bilinçdışına, farklı kültürlere, kaplumbağa sırtında bir gezi. Jung’un kuramını ve yöntemini benimseyen bir analistin kaleminden, “kaplumbağa”nın anlamını kendi zihninde arayışının hikâyesi. Tüm dünyada ilk kez.
Giriş
İnsan benzerlikler kuran bir varlıktır ve her nesneyi ilişkileri açısından inceler. Varlıkların merkezinde yer alır ve her varlıktan kendisine bir ilişki ışını geçer. Ne insan bu nesnelerden ayrı anlaşılabilir, ne de nesneler insandan ayrı. Doğabilimdeki bütün olgular tek başına ele alındığında değersizdir; tek bir cinsiyet gibi kısırdır. Ama insanlık tarihiyle birleştirdiğinizde hayat kazanır. Görünür şeylerle insan düşüncesi arasındaki bu köklü çakışmadan ötürü, şiirde bütün manevi olgular doğal simgelerle gösterilir.
Emerson Son günlerde, sır küpü bilinçdışının sınırındaki bir şeyi seçmeye çalışıyorum. Bu şey –yaşlı deniz adamı Proteus gibi– sayısız şekle bürünüyor. Çoğu hayvan şekilleri; imgelemim hayvan şeklindeki yaratıklardan oluşan bir koleksiyonu barındırıyor. Ortaçağın minyatürlerle süslenmiş elyazmalarının sayfa kenarlarına çizilmiş hayal mahsulü hayvanlar gibi ufukta dolanıp duruyorlar. Şafak vakti kumsallarda ve ormanlarda gezen, ölülerin mezarlarında yatan köpekler var. Bazı günler benim yediğim, bazı günler sinsice izimi süren ayılar var. Bir de takdir ettiğim ve bu denemeyle saygımı sunmak istediğim kaplumbağalar ve tosbağalar1 var. Bu amaç ifadesi, çözümleyici olmaktan çok sadakate ilişkinmiş izlenimi uyandırıyorsa eğer, sebebi, bunu yazma güdüsünün büyük ölçüde uygun bir sözel yaklaşım ya da sözler aracılığıyla canlı bir simgeyle bilinçli bir ilişki arayışından kaynaklanmış olmasıdır. İtalyan düşünür Giambattista Vico, dilin hâkim kullanımına bağlı olarak uygarlıkta üç aşama tanımlar: eğretilemeci, alegorik ve çözümlemeci. Simgelerin açımlanması ve açıklanması, zorunlu olarak alegori ve çözümleme kullanımlarıyla ilişkilidir: anlamlar atfedilir ve böylece belirlenen simge, doğrusal mantık yürütmeyle bir anlam birikimi edinir. Bu denemenin amacı açımlamak, açıklamak, değerlendirmek olacak. Bu bir şiir değil. Ama aynı zamanda şiirsel olması da gerekiyor belki, çünkü eğretileme, simgelerin oldukları gibi açığa çıkmasına, yankılanmasına ve yok olmasına daha fazla imkân tanıyan, daha yüklü, canlı bir dil kullanımıdır. “ ‘Simge’, ‘alegori’ değildir, bir şeyi söylemenin başka bir yolu değildir sadece: dünyanın kendisinin sunduğu bir imgedir.”2 Burada kelimelerin üzerinde titizlikle duruyorsam bunun sebebi şu: Aksi takdirde, hayvanın, hikâyesinin anlatılmasından daha uzun ömürlü olması beklenebilir mi? Kaplumbağalar katledilecekse devam etmenin ne anlamı var?