- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Her Yer Tiyatrodur
-
Kategori:
Edebiyat -
Yazar:
Memet Fuat -
ISBN:
975-363-727-6 -
Sayfa Sayısı:
108 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Ocak 2000
"Hastaneden önce tiyatro!" diyen ünlü bir tiyatro adamımızın bu sözünden yola çıkarak "Okuldan önce tiyatro!" diyen bir yazın adamımızın tiyatro yazıları. Amatör gençlik tiyatrolarından özel tiyatrolara, oyunlardan çeşitli topluluklarla ilgili izlenimlere kadar dikkatli, önemli saptamalarla yüklü değerlendirmeler. Yalnızca profesyonel tiyatroculara değil, aynı zamanda tiyatroyla ilgilenen tüm tiyatroseverlere seslenen, yol gösteren bir yapıt. Yalın, damıtılmış bir dilden eleştiriler ve izlenimler.
Türk tiyatrosunun gelişmelerini anlamaya, değerlendirmeye çalışanlar, bir süredir bazı şeylere içten içe üzülüyorlardı. Konuşulan, ama yazılması, ortaya vurulması pek de kolay olmayan bazı ince durumlar vardı. Haldun Taner'in, toplum sorunlarına yönelen sanatı sulandıran, cansız, "etkisiz" kılan, sanatsızlaştıran, Keşanlı Ali Destanı gibi, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım gibi oyunları (başka bir söyleyişle, toplum sorunlarına yönelişin "istismar" edilişi); Yıldız Kenter'in, hele Şükran Güngör'ün Brecht'i anlamadan (sevmeden), yanlış yorumlayarak oynayışları üzücü, acı durumlardı. Ama fazla derinine inmeden, şöyle bir bakınca, Haldun Taner'in oyunlarını olumlu görmek, hiç değilse "yararlı" saymak, Üç Kuruşluk Opera'nın yüksek düzeydeki oynanışına kapılıp gitmek olanaksız değildi. Gülriz Sururi-Engin Cezzar topluluğunun şu günlerde oynamakta olduğu Direkler Arasında'nın durumu ise bambaşka. İnsan bu topluluğu yönetenlerin o oyunu nasıl seçtiklerine, bu toplulukta yer alan "sanatçıların" o oyunda oynamaya nasıl katlandıklarına akıl erdiremiyor. Arif Erkin (müzik), Mehmet Akan (danslar), Tuncay Çavdar (dekor), Sevim Çavdar (giysi), sonra da Genco Erkal (sahneye koyan), bütün bu seçme sanatçılar o oyunla günlerce içli dışlı oluyorlar da, yaptıkları işten tiksinmiyorlar, sanatçılıklarını sattıklarını, "eksildiklerini" sezmiyorlar. Hele bir Ülkü Tamer, bir Arif Erkin profesyonel tiyatro izleyicisinin önüne ilk o oyunla çıkmaktan çekinmiyorlar. "Biz üstümüze düşeni iyi yapmakla görevliyiz" gibilerinden bir anlayışa sığınıp bütün suçu Refik Erduran'a, ya da tiyatroyu yönetenlere, Gülriz Sururi ile Engin Cezzar'a yüklemek soylu, dürüst bir davranış değil. Genco Erkal'dan en küçük oyuncuya kadar, herkes bu "bütün"den, Direkler Arasında'dan kendi payına düşeni üstlenip taşıyacak ister istemez.