Hacı Aga

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Sâdık Hidâyet’i başyapıtı Kör Baykuş’ta ve öykülerinde Kafka gibi modernistlerin izinde gerçeküstücü bir yazar olarak tanıdık; Vejetaryenliğin Yararları’nda vejetaryen olmakla kalmayan, bu konuyu tüm yönleriyle inceleyip araştıran kimliğini gördük. Hacı Aga’da ise gerçekçi bir taşlama yazarıyla karşılaşıyoruz.

Hacı Aga bütün gün evinin taşlığında oturur ve misafirlerini kabul eder. Her şey tiyatro dekorunu andıran bu mekânda yaşanır: Çeşitli kişiler sahneye girip çıkar; evin sahibiyle demokrasiden ve savaştan, hastalıklardan ve ticaretten konuşurlar. Kendine bir geçmiş icat ederek ve güçlü ilişkiler kurarak yükselmiş olan Hacı Aga’nın bir gününün hikâyesi böylece bütün bir toplumun hikâyesine açılır.

Sâdık Hidâyet, Hacı Aga’da 1940’ların İranı’nda dini bile çıkarlarına alet etmekten çekinmeyen sermaye çevrelerinin ve politikacıların ipliğini pazara çıkarıyor. Yerel bir hikâye evrensel kahramanlarla can buluyor.

“... hepsinden önemlisi Hacı’nın para tutkusuydu. Para onun sevgilisi, dermanı, onu zevklendiren, korkuya düşüren bir şeydi. Yaşamının tek amacı sayılırdı. Paranın adın­dan, para sesinden, para sayılmasından daha zevk verici bir şey yoktu; bitiyordu pa­raya. (...) Sanki para âleminde Hacı, toplumun bu iletişim aracını biriktirmek ve ona tapmakla görevlendirilmişti.”
(Kitaptan)

Melekler iri kanatlarını açtılar. Hacı'yı kanatlarının altına alıp, Kelile ve Dimne'deki kaz ile kaplumbağa hikâyesinde olduğu gibi havalandılar. Göz açıp kapayana kadar Hacı evinin önüne gelmişti. Bir de ne görsün! Murat, Hayberâbâdî'nin önünü kesmiş, Hayberâbâdî bir ucu aşağı sarkmış hastalıklı gözüyle bas bas bağırıyordu: -- Ne halt edeyim ben şimdi? Bu hırsız yankesici herif bütün malımı mülkümü elimden aldı; senetlerim yok oldu. Hâlâ parasını ödemediği bir radyo ile iki kamyoneti kimden geri alacağım? Yandım, iflas ettim! Derhal bu şerefsiz herifin vasiyetnamesini göreceğim. Belki bir şeyler yazmıştır. Ne yapacağım ben şimdi? Bu hacı bozuntusu kara çula oturttu beni! Murat cevap verdi: -- Sen ne diyorsun beyim? Geberdi de kurtardı bizi. Sabahtan akşama kadar işi gücü hırsızlık, üçkâğıtçılıktı. Kendimizi bildik bileli böyle bir afet görmemiştik. Cehennem oldu gitti işte, mezarına ateş yağası! Git, cehennem meleğine şikâyet et Hacı'yı! Hacı çıkıştı: -- Pezevenk herif! Şehit Şah devri olsaydı anasını ağlatırdım... bana... bana... (Ama Murat'ın onu ne gördüğünü, ne sözlerini duyduğunu farketti.) Utangaç utangaç meleklere döndü. "İçeri girelim" diye düşündü.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.