- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Gecenin Öteki Yüzü
-
Kategori:
Edebiyat / Öykü -
Yazar:
Füruzan -
ISBN:
978-975-363-520-6 -
Sayfa Sayısı:
212 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Şubat 1996 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
9. Baskı / Şubat 2024
Füruzan'ın bu kitaptaki öyküleri, onu "çağdaş bir klasik" yapan örneklerden. Bir roman potansiyelini barındıran ve kitapla aynı adı taşıyan "Gecenin Öteki Yüzü", kare kare ayrıntılarıyla okuyucuyu atmosferine çekiyor. "Kanı Unutma", "Çocuk" ve "Sokaklarından Gemilerin Geçtiği Bir Kent" adlı diğer öyküler, kitabın Füruzan'a özgü canlı ve derin atmosferinin tamamlayıcıları. "Gecenin Öteki Yüzü", Füruzan'ın öykücü kimliğinin köşe taşlarından.
Genç kadın, küçük kızın elini acıtırca sıktığını kızın o bildik, --Yürüyorum anneciğim! deyişindeki iniltili söyleyişten anlamıştı. Annenin kokusu sonbaharın sert lodosuna karışıp burnuna vuruyordu. Bir an, böyle bir kokunun, odalarındaki, üstü ellerinde zambaklar tutan iki çıplak superisi deseniyle süslü, dayanmalardan solup gitmiş koltuk yüzlerinden yayıldığını düşündü. Annesini araştırdı bakışlarıyla. Rüzgârda savrulan, kulak diplerinden kesik, gür saçları gördü, beğendi. Adımlarını daha sıklaştırarak genç kadına yaranmaya karar verdi. Kadın, olanlardan uzaktaydı. Söyleneni duymaması bir yana kızının bakışlarındaki beğeniyi, usluluğu ayrımsamayacak denli dalgın görünüyordu. Gittikleri yöne değil, ilerdeki vapur iskelesini aşarak gökle denizin arasına sıkışmış kentin öteki yakasına bakıyordu. Yarı örtük gözkapaklarının arasından sızan yeşil bakışlarını dimdik tutmayı sürdürüyordu. Kızın, annesinin anca beline ulaşan boyuyla görebildiği bakış açısından genç kadın daha da güzeli. Yukarı kalkık üst dudağı, pembe sedefsi bir pırıltıyla beliriyordu. İnce bedeninin, tırnakları kızıla boyalı ellerinin de gözleri gibi ulaşılmaz güzellikte olduğunu düşündü. -- Anne! dedi. Genç kadın aynı aldırmazlıkla yanıtlamadı. Küçük kız, kadının onu unuttuğunu sanarak başını eğdi. Kentte, onların arasında gecenin başlama saati sayılan 'Haydi artık uyu!' denen o anın getirdiği çılgın yalnızlığı yeniden duydu içinde. Annesi belli bir işte çalışmazdı ki, ona, hep aynı saatte uyu diyordu. Evet, bir yerlere gider dönerdi. Adı konmamış gidiş gelişlerdi bunlar. Söz paranın yetmezliğinden açıldığı zaman bile, çözüm yolu olarak iş söz konusu edilmezdi.