Garip (Numaralı Özel Baskı)

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları
“Bu kitap sizi alışılmış şeylerden şüpheye davet edecektir” kapak şeridiyle çıkan Garip, şiirimizde bir büyük çığır açmıştı. Garipçiler’i yüzüncü yaşlarında sırayla selamladığımız bugünlerde, Orhan Veli’nin öncülüğünde çıkan Garip, bu özel ve tek baskıda yeniden okuruyla buluşuyor.

Garip, bugün artık hiçbirimize garip gelmiyor.

FOTOĞRAF
Dört kişi parkta çektirmişiz;
Ben, Oktay, Orhan bir de Şinasi.
Anlaşılan sonbahar;
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli;
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar.
Henüz babası ölmemiş Oktay’ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan Süleyman Efendi’yi tanımamış.
Lâkin ben hiç böyle mahzun olmadım.
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Halbuki hayattayız hepimiz..
(Melih Cevdet)

“Bu kitap sizi alışılmış şeylerden şüpheye davet edecektir” kapak şeridiyle çıkan Garip, şiirimizde bir büyük çığır açmıştı. “Garip” yazısını Orhan Veli “Şiire Dair” başlığıyla Varlık dergisinde parça parça yayımlamış, sonra yeniden düzenleyerek bu kitabına önsöz yapmıştı. “Garip” yazısının arkasına ise kendi şiirlerinden ve Taş Mektep yıllarından arkadaşları Melih Cevdet ile Oktay Rifat’tan örnekler koymuştu. İşte, Garip hareketini başlatan kitabın kapağında “Şiir hakkında düşünceler ve Melih Cevdet, Oktay Rifat, Orhan Veli’den seçilmiş şiirler” denmesinin nedeni budur.
Önceki yıllarda tıpkıbasımı da yapılan Garip, bir “tıpkıbasım” değildir. İlk basımı (Resimli Ay Matbaası, İstanbul, 1941) esas alınarak dizilip kendi sayfa düzenimize uygulanmış ve sadece belirgin bazı yazım yanlışları düzeltilmiştir.
Garipçiler’i yüzüncü yaşlarında sırayla selamladığımız bugünlerde, Orhan Veli’nin öncülüğünde çıkan Garip de bu özel ve tek baskıda yeniden okuruyla buluşuyor.
Garip, bugün artık hiçbirimize garip gelmiyor.

Yapı Kredi Yayınları

MELİH CEVDET

SERÇE
Çamaşır asılı ipte
Duran küçük serçem!
Bana acıyarak mı bakıyorsun?
Halbuki ben güneşin
Ve ilk beyaz yaprakların altında
Senin uçuşunu seyredeceğim.
(Neşredilmemiş)

AĞAÇLARIN YUKARIDAKİ YAPRAKLARI
Uzanılmaz.
Kuşlara ve güneşe mahsustur.
Hiç birimizin haberi olmasın
Yukarıdaki yapraklardan.
(Neşredilmemiş)

ELLERİMİZ GİBİ
Hayvanlar konuşmadıkları için
Kim bilir ne güzel düşünürler,
Tıpkı ellerimiz gibi!
Ah, okumaya başlamadan önce
Çiçeklere su vermek lâzımdır.
(Neşredilmemiş)

YENİ BAŞTAN
Tam üç ay hasta yattım,
Kendimi bilmeden
Ve şehrin sokaklarını,
Tavlada dübeş kapısını unuttum.
Sevdiğim kızın yüzünü.
Şimdi ne güzel, yeni baştan
Yürümeye ve sevmeye başlamak!
(Varlık, Sayı: 185)

GURBET
O şimdi yalnızdır.
Anasız, babasız;
Şapkasız, elbisesiz.
Her şeyi arkada bıraktı;
Ne konuşacak arkadaşı,
Ne okuyacak kitabı var.
Yalnız, yapa yalnız.
(Varlık, Sayı: 185)


OKTAY RİFAT

ŞÜKÜR
Potinlerime ve paltoma
Teşekkür etmeliyim.
Teşekkür etmeliyim yağan kara,
Bugüne, bu sevince..
Kara bastığım için şükür;
Şükür, gökyüzüne ve toprağa;
İsmini bilmediğim yıldızlara,
Suya ve ateşe hamdolsun!
(Varlık, Sayı: 158)

HAYRANLIK
Ne güzel enseyi geçmemesi saçların,
Alnımızda bitmesi;
Tane tane olması kirpiklerin,
Tel tel olması kaşların!
Ne güzel insan yüzü,
Elmacık kemiği ve on parmak!
Ya dünyamız.. Bütün bu mevsimler,
Bulutlar, telli kavak ve Istanbul!
(Neşredilmemiş)

YILDIZLAR
Kitabın yanında defter vardır,
Defterin yanında bardak.
Çocuk bardağın yanında,
Çocuğun yanında kedi
Ve bir beyaz karanfil..
Fakat neden kıravatım, kitaplarım
Ve şu küçük cigara tablası
Yıldızların yanında değil?
(Varlık, Sayı: 101)

EKMEK VE YILDIZLAR
Ekmek dizimde
Yıldızlar uzakta, ta uzakta.
Ekmek yiyorum yıldızlara bakarak.
Öyle dalmışım ki sormayın,
Bazan şaşırıp, ekmek yerine
Yıldız yiyiyorum.
(Ses, Sayı: 8)


ORHAN VELİ

SEVDAYA MI TUTULDUM
Benim de mi düşüncelerim olacaktı,
Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım,
Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle?
Çok sevdiğim salatayı bile
Aramaz mı olacaktım?
Ben böyle mi olacaktım?
(Varlık, Sayı: 161)

SABAHA KADAR
Şu şairler sevgililerden beter
Nedir bu adamlardan çektiğim?
Olur mu böyle, bütün bir geceyi
Bir mısraın mahremiyetinde geçirmek?
Dinle bakalım, işidebilir misin
Türküsünü damların, bacaların
Veyahut karıncaların buğday taşıdıklarını
Yuvalarına?
Beklemesem olmaz mı güneşin doğmasını
Kullanılmış kafiyeleri yollamak için,
Kapıma gelecek çöpçülerle,
Deniz kenarına?
Şeytan diyor ki: “Aç pencereyi;
“Bağır, bağır, bağır; sabaha kadar.”
(Varlık, Sayı: 161)

GEMİLERİM
Elifbamın yapraklarında
Gemilerim, yelkenli gemilerim.
Giderler yamyamların memleketlerine
Gemilerim, yan yata yata.
Gemilerim, kurşun kalemile çizilmiş;
Gemilerim, kırmızı bayraklı.
Elifbamın yapraklarında
Kız Kulesi,
Gemilerim
(Varlık, Sayı: 161)

BAYRAM
Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye Nezaretine gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!
(Varlık, Sayı: 161)

ROBENSON
Haminnemdir en sevgilisi
Çocukluk arkadaşlarımın
Zavallı Robenson’u ıssız adadan
Kurtarmak için çareler düşündüğümüz
Ve birlikte ağladığımız günden beri
Biçare Güliver’in
Devler memleketinde
Çektiklerine.
(Varlık, Sayı: 107)
* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.