- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Fizik
-
Özgün Adı:
ΦYΣΙΚΗ -
Kategori:
Cogito -
Yazar:
Aristoteles -
Çeviren:
Saffet Babür -
Hazırlayan:
Hilmi Tezgör / Türker Armaner -
ISBN:
978-975-363-634-2 -
Sayfa Sayısı:
464 -
Ölçü:
13.5 x 19.5 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Mayıs 1997 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
10. Baskı / Mart 2023
“Madem doğa bir devinim, değişme ilkesi ve madem araştırmamız doğa üzerine; devinim ne, bunu gözden kaçırmamamız gerekiyor, çünkü devinim bilinmediğinde doğa da bilinmez. Devinimin sürekli olan şeylerden olduğu düşünülüyor, ‘sürekli’ kavramında ilk göze çarpan şey ise ‘sonsuzluk’... Aristoteles’in Fizik’i, yunanca aslıyla birlikte, ilk kez türkçede. Saffet babür çevirisiyle.
Birinci Kitap
1
İlkeleri, nedenleri ya da temel öğeleri olan her araştırma alanında bilmek ve kavramak bunları anlamakla sözkonusu olduğuna göre (çünkü ilk ilkeleri, ilk nedenleri, temel öğeleri bildiğimizde her bir nesneyi bildiğimizi düşünürüz), şu açık: doğabiliminde de ilk olarak ilkeler üzerine belirleme yapmaya çalışmak gerekiyor. Yolumuz da elbette bizce daha bilinir, daha açık olanlardan, doğa açısından daha yalın, daha bilinir olanlara doğru. Nitekim bizce bilinir olanlarla mutlak anlamda bilinir olanlar aynı değil. Bunun için bu biçimde doğa açısından yalın olmayan, bizim için açık olan nesnelerden doğa açısından daha yalın ve bilinir nesnelere doğru yol almak zorunlu. Ne ki bizim için ilk anlamda açık ve seçik şeyler bileşik yapıda olanlar; daha sonra bunlar ayrılarak öğeler ve ilkeler biliniyor. Bunun için tümel olanlardan tekil olanlara gitmek gerekiyor, çünkü duyum açısından “bütün” daha bilinir bir şey, tümel de bir “bütün”; nitekim tümel pek çok nesneyi parça olarak kapsar. Adlardan kavrama gidiş de aynı bu biçimde söz konusu olur, çünkü adlar bir bütünü belirsizce imler: sözgelişi “çember” adı. Çemberin tanımı ise onu tek tek parçalarına bakarak ayırmakla yapılır. Çocuklar da ilkin bütün erkeklere “baba”, bütün kadınlara da “ana” derler, sonradan onları ayırırlar.