Firak - Toplu Şiirler 1989-1999

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Şiirden öyküye, romandan denemeye ve sözlüğe edebiyatımızın birçok alanında ürün veren, verimli yazarlarımızdan Hulki Aktunç'un bütün kitapları bundan böyle okuyucusuna Yapı Kredi Yayınları aracılığıyla ulaşıyor. "Hayatımız bir ateşin yankısıdır / Verilecek ifade yok aşklardan başka" diyen Hulki Aktunç'un şiir serüvenine tanıklık eden Firak / Toplu Şiirler / 1989-1999, yedi şiir kitabındaki 289 şiiri bir arada sunuyor. Şiirseverler için eşsiz bir kaynak.

DENİZİN İLK SÖZCÜLERİ

Ahşapla konuşuyordum
kuzey yelleri altında

O eski kalınlığıyla
tekne omurgasının

Eğrilerin suya vuran
iniltisiyle konuşuyordum

Gör dendi bana
sudan ne ayırdımız var bizim
ıslanırız bakınca suya

Mavi düşmanız
mavi sevişiriz onunla

Gör dendi
birazdan taşacak sevda
kollarına alacak seni



BÜYÜK TONOZ

Taş bir yanda
ve bir yanda demir

Tam sustuğu sanılır
vurur poyrazla

Konuşmaz denir
anlatır unuttuklarımızı

Diplerde bir yere
yapışmış bellek

Ah yaralı bellek
başka bir hayat istemez sana



KALDIRIM BİLGESİ

I

YOLUM UZAĞA

Böğürtlen ve zincir
seç birini
-Hayır diyor
kuşkulu ve sararmış
bir yeni zaman bilgesi

-Hayır geçtim o yoldan
ey şeytan seçeneği

-Böğürtlen çizmiş
ve kanatmış yazgımı

-Kendi zincirlerim
bağlamıyor beni

Şıkırtısı da
şarkılar gibi
sürünür yolum sıra

II

TAŞINDA KARANFİL GÖVEREN

Et bakalım adını
yolunu söyle
-Yolum diyor
o eşyalnız
kaldırım bilgesi



-Gazete altında yattım
ve göndersiz bir
vatanım var
bu parkta

-Güller bana susmuştur
ama yaban karanfilleri
kitabımda çok acı kokar

-Yolum uzağa
bütün sorguculardan
en uzağa yolum benim

III

YOSUN ORMANLARINDA

Kapılar sallanıyor nicedir
pencereler titriyor
ve bahçeden ıtır söküyorlar
ile yaban karanfil

Ararken bakıyorlar
-Bu yosunlar da ne

-Açıkla diyorlar
bu yosunlar da ne
gizlenen kim
karanfil sandığımız
şimdi hangi denizde

Bir tirol iniyor
dinmez yürek üzre
her gece



Kuzgun karanlıkta da
yakamozdan dalarız
boğulma öğrenmeye

IV

SINA Kİ YAN

Aramam ve bulurum der
parkın dibindeki gölge

Yüreğimde bir yol
bir karanfil taşı
ve sına kendini
bir yosun ormanında

Sına da sor
seni saklarlar mı

-Yakalanmış ibretli
ve renkli bir fotoğraf ol
gazetelerin ilk sayfasında

V

SUÇLU MELEK

Yalnız mıyım
eğreltiler de
dindiremiyor beni

-Biri odumdan ateş yaktı
ve küllerimi deşeledi biri



-İhvan idim
karanlık bir törende
sözlerimi ishakkuşu belledi

-Ben hep öldürülüyorum
hep kışlaktayım
hep kışlaktayım
boynumda bir yara var

-Başkasında konuşuyor
kendimde susuyorum
sınanmış bir ateşte

VI

DÜŞE YARGI

Ürettiğim ayak sesiydi.
Ücra ürettim. Sen de geldin.
Ve herkes geldi ve sordular.
Boynun hep böyle yara olmuş.
Sesten sözden göverirken
ne acıklıydım ben çok acıklıyım.
Sindi dünyanın lanet yağmurları
tenime. Bendeki gâvur su da aktı.
Gel de sorgula beni kara sahtiyan.
Düşlerindeki korkulu gulyabaniden
kurtul. Düş de göremeyeceksin
o meleğin suçlarına erince.



BOZA AKINTISI

Kar düşüyor
düş azıyor
çay komalı göğsüme
bir lifin yanı sıra

Üşüdüm ve uyudum
kar zamanıydı

Nar zamanı uyandım

Bir ben varım
sokak yasağında
ben başıma

Aktı bitti boza
satamam artık
ve bağırırım yalnızca
bozacıyı öldürmekle
kış bitmez diye



İLYAS MİÇO

Tuzlu suyun ağzında
kendin keser kamalar
pas ve sakınış

Kıyı boylarını gezdi
karanlık bir yürekle
bir gün diyeceğini kurdu
adını unutmadan

Yüzmeyi çırpıntıda bilmişti
tuz ocağıdır akciğerleri
on soluğuna bir harf sığar

Med cezir soyundandır
kucaklanmış öpülmüş
geri çekilinmiştir önünden

Adını hep kendin kesti unuttu

Islandı bakınca suya

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.