Edebiyattan Yana

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Daha çok '60 kuşağının eleştirmeni olarak tanınan, 1941 doğumlu Eser Gürson, 1963'ün sonlarından 1967 yılına dek "edebiyatın sorunlarına derinlik kazandırmak" kaygısıyla Evrim, Devinim 60, Alan '67 gibi dergilerin kuruluşlarında ve yazı kurullarında yer aldı, yazılar yazdı. Büyük çoğunluğunu bu zaman aralığında kaleme aldığı 23 yazısı, otuz yıl aradan sonra, Edebiyattan Yana başlığı altında kitap olarak bir arada. Dönemin edebiyat atmosferini ve içeriğini yalın dille anlatan, çözümleyen, kaynaklarını araştıran eleştirmen, gerçekçi bir edebiyat eleştirisinin yetkin örneklerini sergiliyor. Edebiyattan Yana bir okuma ve anlama kılavuzu, yetkin bir edebiyat arayışının ürünü.

Kuşak Sorunu

Birkaç yılda bir sözü edilen "genç kuşak" ya da "yeni kuşak" deyimi, yeterince belirgin bir tanım kazanabilmiş değil. Bu yüzden yükümlendiği görev geçerliği çoğu zaman küçümseniyor. Edebiyatta "genç kuşak" deyimini, ilk bakışta göre çarpan yalın bir "yaş ayırdı" anlamıyla nitelendirenler çıkıyor. Geçenlerde bir yazar, kuşaklar arasında en azından bir yirmi yıl olduğunu yazıyordu. Salt bu yönden kuşakları belirlemeye çalışıyordu. Yaş ayırdı kuşak sorunun tek başına çözmeye yeterli midir? Örneğin altı yüzyıllık Divan edebiyatını yirmi yıllık bölmelere ayırmanın ne önemi olabilir? Tek bir kuşağın malı gibi görünen bu "bütün"ü edebiyat tarihçileri, birer yüzyıl içinde değerlendirmeye çalışıyorlar. O da kolaylık olsun diye... Genç bir kuşağa zamanın içinde kuşak olma haysiyetini belki belirli bir azınlık verebilir. Ama bunun tarih boyutu içinde sağlam bir ölçü olduğunu kimse garantileyemez. Tanımı güçleştiren belli başlı neden de, geçmiş dönemin kuşaklarını simgeleme ve hakkınca değerlendirme zorunluğunda olan edebiyat tarihi olmalı. Yaş ayırdına dönük bir edebiyat tarihi düşünülemez. Salt yaş ayırdı ile konumlanan bir edebiyat tarihi de pek bir şey söylemez. Kuşak sorununu yaş ayırdı ile soyutlamak belki tanıma bir kolaylık getirebilir, ama onu bağlayamaz. "Değişim ayırdı", "akım ayırdı", "beğeni ayırdı", "toplumsal yapı ayırdı" gibi yaş ayırdını da birliğinde getiren olguların yedeğinden ayrılmaksızın, edebiyatta kuşak sorunu üzerine olumlu bir ışık tutulabilir. Tanzimat, Servet-i Fünun, Beş Hececiler, Birinci Yeni gibi, yukarda adı geçen olguların birçoğunu kapsayan kuşak örneklerimiz var elimizde. Örneğin T. Fikret'i Servet-i Fünun edebiyatı (o edebiyat kuşağı) içinde düşünmekle çok yönlü boyutlar kazanabiliyoruz; en azından yadırgamıyoruz. Kuşağının özelliklerini kendi sanatçı kişiliğinde denetleyebilen Fikret, yine o kuşağın varabileceği ustalığın uç noktasından bir bitimi duyuruyor, başlangıcı muştuluyordu. Bu yüzden A. Haşim'i Fecr-i Âti edebiyatı (o edebiyat kuşağı) içinde düşünmekten bir çeşit kaçınıyoruz. Dağılan Servet-i Fünun kuşağının yerini, önemli bir özgünlük açısı getirmeden doldurmaya çalışan Fecr-i Âti topluluğu, bir ara kuşak, bir geçiş kuşağı olmaktan kendini kurtaramadı. Haşim ise yeninin, özgünlüğün çığırtkanlığını tek başına yapmak zorunda kalmış, kuşağı içinde ayrımlaşmıştı. Fecr-i Âti topluluğuna benzer ara kuşaklar az değildir. Bu ara kuşakları oluşturan edebiyat ortamının ana özellikleri üzerinde duralım.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.