Düzyazı Ayracı (Kitaplar Kitabı II)

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Düzyazı Ayracı, yazın'ın, sanatın saygın adlarının yapıtlarına incelikli, düzeyli yaklaşımlar içeren bir "kaynak"... Yıllar karşısında kendilerini korumuş, doğruluklarını kanıtlamış eleştiriler toplu halde elinizin altında. Doğan Hızlan, yazın alanındaki kılavuzluğunun güzel örneklerinden birini daha sunuyor Düzyazı Ayracı'yla.Bir eleştiri üstadı, farklı "okumalar"ın kapısını aralıyor.

Yazarların Kaderini Paylaşmak
Doğan Hızlan

Okuduğum, sevdiğim her kitabın bana verdiği zevki başkalarıyla bölüşmek duygusu, beni yazı yazmaya iten birinci nedendir. Bu duygumu, tutkumu, kimi zaman yazılı kimi zaman da sözlü biçimde tatmin ettim. Bu yazıları kaleme alırken salt metinle karşı karşıya kalmayı yeğledim. Gene de zaman zaman metinlerin arkasında; tanıdığım yazarın siluetini gördüm. Emeğe duyduğum saygı, sayfalarda soluyan bir insan, yargımı çeldi mi, bilemem. Bu kitapta otuz yılın edebiyat panoramasını bulacaksınız, bu iddiamın alçakgönüllüğüme ters düştüğünü sanmıyorum. Yazarların edebiyat haritasını çizdim. Haritanın üzerinde beğeni değişiklikleri oldu, bazı çizgiler kalınlaştı bazıları da yok oldu. Kitaptaki adların değişim/gelişim serüvenini net bir biçimde görebilirsiniz. Yalınlığın içinde, anlaşılırlığın eşliğinde daha çok kişinin okumasını sağladığıma, daha çok kişiyle yargılarımı bölüştüğüme inanıyorum. Yazıların altına tarih koydum, hem beni hem yazarı paralel bir çizgide izleyebilmeniz için. Bazı kitaplar var ki, güncelin rüzgârı onları tepelere çıkarttı, onları ayıkladım. O zaman okurun listesinde birinci sırada olanlar bugün yerlerini bir başka kitaba terk etmiş olabilirler, okurlarım bunun nedenlerini de bu kitapta bulabilirler. Bazı kitapların yayımlandığı yıllardaki albenisi kalmamıştır, edebiyat tarihinde, yazarın kendi tarihindeki önemi bu kitapta yer alması için yeterli bir nedendir. Hatırlatmak isterim, o kitaplar olmasa, bugünkü edebiyat çizgisine ulaşmamız imkânsızdı. Borç ödeyenlere vefasızlık etmedim. Çünkü bir eleştirmenin sorumluluğunun, işlevinin bu olduğu inancını hep savundum. Günübirlikten kalıcılığa uzayan çizgiyi pekiştirmeyi amaçladım. Kitaplar, yazarlar arasındaki bağı sağlamlaştırarak, yazarlar kadar okurlara karşı da görevimi yerine getirdim. Sevgiyle yaklaştığım kitapları aldım. Beğenmediğim nice kitabı yayımlanmamış saydım. Çünkü biliyorum ki kötü kitap kendi kaderini çizer. Neler bulacaksınız bu kitapta? Sunuya gerek var mı? Birçok kitap, birçok yazar. Eminim ki, içinde okuduğunuz kitaplar vardır, okuduğunuz yazılarım da vardır. Yazmayı sürdüren yazarların dünlerini/bugünlerini, anlamak/değerlendirmek konusunda bu yazılar toplamı, başvurulacak bir kaynak niteliği de taşıyor. Kitap yazıları, eleştirme ile tanıtma arasındaki gelgitlerin özelliğini taşıyor. Bazı kitap yazıları, tanıtmanın sınırlarında kalırken, bazı yazılar eleştiri sınırının içine giriyor. Eserin zorladığı, beni getirdiği bir konum. Türkiye’de bu kadar çok ve çeşitli kitap yazılarının bir arada bulunduğu bir kitap yok. Kitabı değil, kitap/edebiyat/yazar birlikteliğini, iç ilişkilerini yansıtmaya çalıştım. Yazılar toplamını bir sözlük gibi de kullanıp okuduğunuz, sevdiğiniz bir yazar ve kitabı hakkında bilgi edinebilirsiniz. Onlar üzerine verilmiş yargılar sizde başka çağrışımlar yaratabilir. Bir kitap hakkında yargımı belirtirken okurumu belli bir karara zorlamadım. Kitabın özelliklerini, niteliklerini sıraladım. Okura özgürlük marjı bıraktım. Verilerimin, ölçütlerimin ışığında benim beğenmediğim bir kitabı onların beğenebileceği düşüncesi beni rahatsız etmedi. Çünkü, ben bu ölçütler ve değerler içinde kendi yargımı verdim, okurun buna katılmama hakkını saklı bıraktım. Okurlarıma da benim zevk ıskalamı gösterdim. Kendi edebi kişiliğimi sergilerken onlara da bir edebi kişilik hakkı tanıdım. Yayıma hazırlarken yazıların diline dokunmadan o günkü yazılmış haliyle bıraktım. Nasıl, hakkında yazdığım kitaplar, o günkü durumlarıyla var oluyorsa onlar da öyle var olmalıydı. Kendime iltimas geçmedim. Böylece, hakkında yazdığım kitapların tarihiyle yazımın tarihi aynı kaderi, yargıyı paylaştı. Okur, nasıl yazarın zaman içindeki gelişimini/değişimini/ düşüşünü/yükselişini görüyorsa, benim yazılarımı da öyle değerlendirsin istedim. Zaman kavramı karşısında okurun tavrını, yazarla bölüşmeyi insaflı bir yöntem olarak benimsedim. Giriş, önsöz, sunu... Bu yazı hepsinin sentezi, hem hepsi hem hiçbiri... Bir kitabı okumadan önce sizin yargılarınıza yardımcı olmak amacıyla malzeme yığdım. Nasıl tanımlanırsa tanımlansın, bunlar, 1960’lı yıllardan bugüne, içten, sevgi dolu ve edebiyatın sınırları içinde kalmaya özen gösteren yazılar.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.