- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Dendil
-
Özgün Adı:
Dendil -
Kategori:
Edebiyat / Modern Klasikler -
Yazar:
Gulam Hüseyin Sâedi -
Çeviren:
Farhad Eyvazi / Makbule Aras Eyvazi -
ISBN:
978-975-08-5536-8 -
Sayfa Sayısı:
80 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Mayıs 2019 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
2. Baskı / Ocak 2023
Gulam Hüseyin Sâedi birbirinden etkileyici dört hikâye anlatıyor DENDİL’de: Mond nehri yükselince, kıyı kasabasında mahsur kalan bir yabancının zamanla gitmek fikrinden uzaklaşmasını konu alan “Şifa Mahalli”, riyakâr aile ilişkilerine neşter vuran “Yangın”, traji komik bir durumu kara mizahla işleyen “Keykavus, Kel ve Ben” ve tekinsiz bir mahallede geçen “Dendil”. Babası tarafından geneleve bırakılan Tamara’nın güzelliğine kapılan mahalle halkı, ona hak ettiği değeri vereceğine inanarak genç kızı el birliğiyle Amerikalı bir yabancıya sunar. Ancak kısa zamanda gerçek tüm sertliğiyle irkiltir hem Dendil’i hem de okuru.
İran edebiyatında büyülü gerçekçiliğin babası kabul edilen Sâedi’den sıra dışı olayları, samimi ve sarsıcı bir üslupla anlatan, zihinlerde iz bırakacak bir eser.
Doğrusu ben kâbuslarımı, evhamlarımı yazıya döküyorum. Kendimi değil, etrafımdaki insanları ve olayları düşündüğüm için de evhamlarım ve kâbuslarım bunlarla ilgili. Bu yüzden en çok korktuğum şey, binlerce kâbusumu yazıya dökemeden ölmektir. - Gulam Hüseyin Sâedi
“Hey, Memo şuraya bak!” dedi. Memo:
“Nereye?” diye sordu. Pencek:
“Hatun’un evine!” dedi.
Memo, Hatun’un evine baktı ve:
“Maşallah, o Zeynel değil mi?” dedi. Pencek:
“Evet, ta kendisi!” dedi. Memo:
“Bu saatte orada işi ne? Öğlene kadar Bibi’nin evinde uyurdu hep” dedi. Pencek:
“Kesin bir şey var, vallahi de billahi de!” dedi. Memo:
“Nasıl bir şey mesela?” dedi. Pencek:
“İyi bir şeyin kokusunu almıştır, ne olup bittiğini öğrenmeye, ortalığı kolaçan etmeye gitmiştir oraya!” dedi.
İkisi de Dendil’i şehirden ayıran hendeğin kenarına oturdular ve Hatun’un, mahallenin öbür ucundaki evini izlemeye koyuldular. Mahalledeki evler küçüktü, kiremit çatılarıyla, kafesli pencereleriyle, su borularıyla, bayram ve yas günlerinde bayrak asılan gönderleriyle yan yana uzanıyorlardı. Hatun’un evi en tepedekiydi, diğerleri onun aşağısında kalıyorlardı. Mahallenin ortasında günbegün şişen büyüklü küçüklü çöp tepeleri vardı. Yine de Hatun’un evi diğer evlerden daha yüksekte duruyordu. Memo ile Pencek, zayıf bedeni ve uzun boyuyla su borularını sayarak pencerelerin önünden yürüyen Zeynel’e bakakalmışlardı. Memo:
“Sence neyin peşinde?” dedi. Pencek:
“Ne bileyim, herhalde Hatun iyi bir parça düşürdüğünün haberini yaymıştır. Bilirsin o yaşlı bir orospu da düşürse, bir taze düşürmüş gibi ballandırır!” dedi. Memo:
“O doğru ama Zeynel de malın gözüdür. Sabahın bu saatinde damladığına göre iyi bir koku almıştır!” dedi. Pencek:
“Gidip neler döndüğüne bir bakalım!” dedi. Memo:
“Boş ver, Zeynel nasıl olsa yumurtlar. Baksana Hatun da dışarı çıktı!” dedi.