Dede Korkut'ta Renkler

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Oğuz boylarının destansı öykülerini içeren Dede Korkut anlatılarını, renk sıfatlarının büyük ustalıkla kullanıldığı evrensel boyutlu yapıtların arasında görmek gerektiğini düşünenler için ilk kanıt kitap: "Dede Korkut'ta Renkler..." "Karşılaştırmalı edebiyatçı" Profesör Seyfi Karabaş, bu kitabında, Dede Korkut anlatılarındaki renk değinmelerine "Türk renk ekininin boyutları" bağlamında ele alıyor. Ayrıca, Dede Korkut'taki "Dirse Han Oğlu Boğaç Han" ve "Salur Kazan'ın Evi(nin) Yağmalanması" anlatılarını inceleyerek, bu anlatılardaki bazı yapısal ve biçimsel öğeleri, yapıt-okuyucu/dinleyici ilişkileri açısından da değerlendiriyor. "Dede Korkut'ta Renkler", renklerin etkinsel kullanımları üstüne Türkçe'de gerçekleştirilmiş ilk ayrıntılı çalışma...

I. İkinci "Dede Korkut" Anlatısının Karşıt Yansımalı Yapısı

Bu anlatının karşıt yansımalı yapısı, toplumdaki savaşçılık eğilimleriyle barışçıl aile yaşamı arasında büyük bir karşıtlık kurmak için kullanılıyor. Bu karşıtlığı okuyucu bütün öykü boyunca duyumsuyor. Ancak evcil yaşamı savunmak için kullanıldığı zamanlar savaşma gücü iyi sonuçlar veriyormuş gibi gösterilerek, bu gücün kişisel ün kazanmak gibi bencil amaçlar için kullanılmaması "gerektiği" anıştırılmış oluyor. Kısacası, bu öykü savaşçılık eğilimlerini dizginlemek için barışçıl değer yargılarını benimsetmek amacını güdüyor. Karşıt yansımalı yapı kullanılarak bu amacın gerçekleştirilmesi izlenirken, bu anlatıda renklere değinmelerin de şöyle bir işlevi olduğu ortaya çıkıyor: Renklerin birçok anlamı dile getirmek için kullanıldığı bir ekinin bireylerinde renklere karşı belli duygusal tepkiler bulunur. Bu duygusal tepki birikimi renklere değinmelerle etkinleştirilerek okuyucunun yapıtın izleksel ereklerini daha güçlü benimsemesi sağlanıyor. Konuyu incelemeci açısından dile getirmek gerekirse, bir yazınsal yapıtın okuması deneyiminden yola çıkarak, içinde renklerin kullanımına ilişkin bir geleneğin var olduğu bir toplumu varsaymaya ulaşıyoruz. Okuyucu olarak varsaydığımız bu toplum, halıda, kilimde, oyada, çevrede de renkleri dizgeli olarak kullanan toplumumuz olabilir. Bir anlatının yazınsal eleştirisinden o anlatının içinde doğduğu varsayılan topluma böylece geçmek söz konusu olabilir; çıkarılan sonuçların, toplumdan başka örneklerle desteklenebilmesi koşuluyla. Buna da, Dede Korkut'ta renklere değinmelerin işlevini incelerken ve bu inceleme bittikten sonra kısa örneklerle yapmaya çalışacağım. İkinci Dede Korkut anlatısının bir özeti onun karşıt yansımalı yapısını görmemize yardımcı olacaktır: Bir şölen sırasında sarhoş olan Salur Kazan ava gitmek istiyor. Dayısının karşı çıkmasını göz önünde tutmuyor ama, o yokken çadırını korusun diye oğlu Uruz'u bırakıp gidiyor ava. Onun yokluğunda saldıran yağı karşısında ailesi hiçbir varlık gösteremiyor. Saru Kulmaş adında Salur Kazan'ın ailesinden olmayan biri onun çadırını savunurken ölüyor. Ama karısı Burla, oğlu Uruz, ve annesi tutsak düşüyor. Salur Kazan'ın koyunlarını savunurken Karaçuk Çoban iki kardeşini yitiriyor, kendisi de yaralanıyor. Av sırasında kötü bir düş gören Salur Kazan yorum için kardeşi Kara Göne'ye başvuruyor. Ama, Kara Göne karamsar kimi sanılar ileri sürerek onun korkularını arttırmaktan başka bir şey yapamıyor. Bunun üstüne yalnız olarak çadırının olduğu yere dönen Salur Kazan'ın ailesini arayışı başlıyor. Bu arayışı sırasında bir akarsudan, bir kurttan son olarak da Karaçuk Çoban'ın köpeğinden bilgi alıyor. Köpek onu Karaçuk Çoban'a götürüyor, Karaçuk Çoban da ailesinin başına neler geldiğini anlatıyor. Salur Kazan ailesini yalnız olarak aramayı sürdürmeyi istiyor ama, Karaçuk Çoban'ın bekinmesi karşısında onun da birlikte gelmesine izin veriyor. Öbür yandan, oğlu Uruz'la karısı Burla yağı elinde birbirlerine destek olarak ailelerini bağlılıklarını, bir yandan ailesini kurtarmak için zaman yitirmeden yola çıkarak, bir yandan da önce annesini kurtarmaya çalışarak, paylaşıyor. Tam o sırada öbür Türk beyleri de Salur Kazan'a yardımcı olmak için yetişiyorlar. Savaş sonunda Salur Kazan'ın ailesi kurtarılıyor. Ganimetin paylaşılmasıyla, ve Salur Kazan'ın verdiği şölenle anlatı sona eriyor. Bu özetten açıkça görüldüğü gibi, anlatı Salur Kazan'la ailesi çevresinde dönüyor. Dolayısıyla, öyküdeki dengelerle karşıtlıklar göz önünde tutularak anlatının karşıt yansımalı yapısı aşağıdaki gibi gösterilebilir.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.