Canavarlar - Garip Yaratıklar Kitabı

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Canavarları Yakından Tanımak İsteyenlere…

Yapı Kredi Yayınları’ndan, canavarları daha yakından tanımamızı sağlayacak bir kitap: Canavarlar / Garip Yaratıklar Kitabı. Christopher Dell tarafından yazılan kitap, on ana başlıkta neredeyse tüm canavar türlerin ele alıyor.
Canavarlar sözcüklerle bile tarif edildiğinde, en çok görünümleri öne çıkar-başların ya da gözlerin sayısı, kuyruğun dikliği, azıdişlerinin keskinliği. Bu kitabın gösterdiği gibi, ressamlar, canavarları tasvir etmekten her zaman hoşlanmışlardır. Nitekim en eski mağara resimlerinde, bunları ilk gören kişileri herhalde epeyce etkilemiş olması gereken hayvan-insan melezleri yer alır: Acaba mağara resminin ötesinde  bir zamanlar gerçekten yaşamış olabilirler mi?
Canavarlar doğa yasalarına aykırı yaratıklardır. Dayandıkları birçok kaynak vardır: Mitoloji, dinsel metinler ve gelenekler, folklor ve hatta edebiyat. Her ne kadar birçoğu –örneğin kartal başlı, aslan gövdeli yaratıklar ve ejderhalar– farklı hayvanların bileşimine dayansa ve insani yönleri sıklıkla entrikacı bir akla sahip olmaya indirgense de, canavarlar genelde insan ve hayvan unsurlarını bir araya getirir. Diğer bazı örnekler, sözgelimi kurt adamlar sürekli değişik biçimlere bürünür. Bu yaratıkların insan gibi davranması kafada ister istemez rahatsız edici sorular doğurur.   

  Düşünüyorlar mı? Konuşabiliyorlar mı? Başka ne yetileri olabilir?

“Ekhidna gebe kaldı ve vahşi yavrular dünyaya getirdi; önce Geryon’un av köpeği Orthros’u ve ardından ... çiğ et yiyen Kerberos adlı bir canavarı, Hades’in elli başlı, acımasız ve güçlü av köpeğini doğurdu. Üçüncü çocuk olarak içi kötülükle dolu olan Lerna’lı Hydra’yı doğurdu. ... Kızgın ateş soluyan Khimaira’nın annesi de oydu. Bu korkunç, kocaman, ayağına tez ve güçlü yaratığın üç başı vardı; önde zalim bakışlı bir aslan, arkada bir ejderha, ortada da bir keçi başı...”

İşte canavarlar böyle doğdu – en azından Eski Yunanlılara göre. Bu canlı anlatım Hesiodos’un İÖ 700 dolaylarında yazdığı destansı şiir Theogonia’dan (“Tanrıların Doğuşu”) alınmadır. Anne Ekhidna da yarı-piton, yarı-peri bir canavardı. Tanrıların soyundan gelmekle birlikte yozlaşmış bir yer altı yaratığıydı. Uyumsuz parçaların gelişigüzel bir bileşimi görünümündeki çocukları sadece insanlara dehşet saçmaya uygundu: Korkunç Kerberos, çok başlı Hydra, ölümcül Sfenks. Kısa bir süre sonra kahramanlar bu yaratıkları yok edip olağan düzeni getirdiyse de, artık çok geçti: Canavarlar hayal gücümüzü tutsak almıştı bir kere.

Günümüzde canavarlar Hesiodos’un en çılgınca rüyalarının ötesine varacak kadar çoğalmış bulunuyor ve sadece birkaç örnek vermek gerekirse, yarı-insan, yarı-boğa canavarlar, köpek başlı tanrılar, kurt adamlar, insan başlı atlar, vampir kadınlar, deniz canavarları, dokunaçlı uzaylılar, denizkızları, muzip cüceler, öcüler, iblisler, cinler ve tepegözler başımıza bela kesiliyor. Yeryüzündeki her kültürün kendine özgü canavarları var ve özelliklerini öğrendikçe, bizi daha da büyülüyorlar. Öyküleri, garip alışkanlıkları, beslenme biçimleri ve savuşturulma yolları hayal güçlerini coşturan bir tablo yaratıyor. Sadece zihnimizin ürünü olsalar bile, canavarların varlığı insanoğluna dair ne anlatıyor bize? Binlerce yıldan beri varlıklarını nasıl sürdürüyorlar ve niçin evrensel bir olgu gibi görünüyorlar? Japonya’da ve Eski Yunan dünyasında aynı tek gözlü devler, Avrupa’da ve Çin’de aynı ejderhalar niçin karşımıza çıkıyor?
Verilecek cevaplardan biri, canavarların ta içimizde yatan doğaüstü yapıya bir anlam vermesidir. Bu durum eski çağlardan beri geçerlidir – Mısır ve Mezopotamya dinlerinin canavarlardan ve iblislerden zevk aldığı, hatta şimdiki bakışla tanrılarının canavarca göründüğü kesindir. Düzen ve kaos arasındaki, iyi ve kötü arasındaki kavga tanrılar ve canavarlar aracılığıyla somutlaştırılırdı.
Canavarlar sözcüklerle tarif edildiğinde bile, en çok görünümleri öne çıkar – başların ya da gözlerin sayısı, kuyruğun dikliği, azıdişlerinin keskinliği. Bu kitabın gösterdiği gibi, ressamlar canavarları tasvir etmekten her zaman hoşlanmışlardır. Nitekim en eski mağara resimlerinde, bunları ilk gören kişileri herhalde epeyce etkilemiş olması gereken hayvan – insan melezleri yer alır: Acaba mağara resminin ötesinde, bir zamanlar gerçekten yaşamış olabilirler mi?
Canavarlar doğa yasalarına aykırı yaratıklardır. Dayandıkları birçok kaynak vardır: Mitoloji, dinsel metinler ve gelenekler, folklor ve hatta edebiyat. Her ne kadar birçoğu –örneğin kartal başlı, aslan gövdeli yaratıklar ve ejderhalar – farklı hayvanların bileşimine dayansa ve insani yönleri sıklıkla entrikacı bir akla sahip olmaya indirgense de, canavarlar genelde insan ve hayvan unsurlarını bir araya getirir. Diğer bazı örnekler, sözgelimi kurt adamlar sürekli değişik biçimlere bürünür. Bu yaratıkların insan gibi davranması kafada ister istemez rahatsız edici sorular doğurur. Düşünüyorlar mı? Konuşabiliyorlar mı? Başka ne yetileri olabilir?

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.