Çağının Sıradışı Yazarı Evliyâ Çelebi

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Evliyâ Çelebi’yi ve eserini anlamak ve açıklamak üzere “Çağının Sıra dışı Yazarı ve Eseri: Evliyâ Çelebi ve Seyahatnâme” adıyla 3-5 Nisan 2008 tarihinde Bilkent Üniversitesi’nce Ankara’da düzenlenen “Uluslararası Sempozyum”da yapılan konuşmalar ile sunulan bildirilerden oluşan kitap, otuz üç bilim ve sanat insanından yeni bakışlar, yeni değerlendirmeler sunuyor…

Kitapta konuşması ve bildirisi yer alanlar: Tansu Açık, Halil İnalcık, Münteha Gül Akmaz, Seyit Ali Kahraman, Alphan Akgül, Fatih Kemik, Metin And, Machiel Kiel, Enis Batur, M. Sabri Koz, Günil Özlem Ayaydın-Cebe, Pierre MacKay, Mehmet Aydın, Mine Mengi, Jean Louis Bacqué-Grammont, Zafer Önler, Yücel Dağlı, Ersu Pekin, Robert Dankoff, Gisela Prochazka-Eisl, Musa Duman, Claudia Römer, Feridun Emecen, Claus Schönig, Arzu Erekli, İbrahim Sezgin, Caroline Finkel, Nuran Tezcan, Nurettin Gemici, Mustafa Tupev, Ferah Hüseynova, Mehmet Tütüncü ve Priscilla Mary Işın.

İstanbul 

Enis Batur

Klasikler, bizi kendilerinden, varoluş, ortaya çıkış dönemlerinden ayıran geniş zaman diliminin ağırlaştırdığı, yoğunlaştırdığı büyük sulardır. Yüksek debileri, güçlü akıntılarıyla geçip gittikleri topraklardan söktükleriyle gitgide daha ağır, daha yoğun, geleceğe doğru koyulaşarak ilerlerler. Don Quijote üzerine yapılan çağdaş araştırmalar, beş yüzyıl içinde farklı kültür ve coğrafyalardaki okunuş biçimlerinin bu yapıta ne denli değişik katmanlar yüklediğini göstermiştir. Özgün metin, klasikler söz konusu olduğunda, kendi kronolojik kafesini kıran, her çağın perspektifinden bünyesine, deyim yerindeyse tenine çeşitli boyutlar katma kapasitesine sahip, açıklanması güç bir mucize özü barındırır. Evliyâ Çelebi’yi, gariptir ya da değildir, önce akranlarıyla birlikte düşünürüm, öteden beri. Bilirim ki, François Villon’la serserilik yapmamış, Rabelais’yle yakası açılmadık şarkılar söylememiş, Ronsard’la aynı dilber için şiirler döktürmemiş, Shakespeare ile aynı yollardan geçmemiş, Gongora’yla bir kelime yüzünden kavga etmemiştir, olsun! Bir biçimde, Tarih’in bir noktasında, evrensel kültürün can alıcı önemdeki bir dönemecinde, onlar ve başkaları, elele tutuşarak dans etmişlerdir, bana kalırsa. Bir de, tek başına, bir hanın ya da kervansarayın karanlık odalarından birinde, bütün yolcular uyurken, mum ışığında, sıcağı sıcağına gözlemlerini, izlenimlerini, mürekkep ve rıh, kâğıda düşerken düşlerim onu. Bana, sonraları Rembrandt’ın tablolarında ortaya çıkacak olan, karanlığın ortasında aydınlık, ermiş figürünü çağrıştırır Evliyâ Çelebi. Bu düş sahnesi, onu bize kazandıran düş kesitine bağlanır sonuçta. Dünya kültüründe, bir dil sürçmesine varoluşunu borçlu olduğumuz biricik büyük klasik Seyahatnâme değil midir?

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.