Beton

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Viyanalı müzikolog Rudolf, en sevdiği besteci Felix Mendelssohn Bartholdy üzerine, on yıldır kusursuz bir müzikbilimi çalışması olmasını tasarladığı kitabının ilk cümlesini bile yazmayı başaramaz. Akciğer hastalığı yüzünden çektiği nefes darlığı ile Peiskam’da yaşadığı evde gölge-varlığıyla aşılmaz bir engel oluşturan ablası zamanla onun felaketine dönüşür. Sonunda Rudolf’un bir kaçış olarak başvurduğu Mallorca yolculuğu başka bir insanın korkulu hikâyesine sahne olacaktır.

Thomas Bernhard’ın BETON romanında, birinci tekil anlatıcının çıkmazlarından açtığı yaylım ateş, toplumsal yaşamın kesitlerini, siyaseti, insan ilişkilerinin mahvedici ve gülünç yönlerini menziline alıyor: Varılamayan “mutlu son”lar yerine betonun donuk ve soğuk yüzeyinde, insanın taşlaşmış bir toplumsal hayvana dönüşen sureti yansıyor.

“Beton”da bir müzikoloğun kâğıda dökemediği eserinin umutsuz kısırdöngüsüyle insan benliğinde dinmek bilmeyen modern dünyanın gürültüsü birlikte katılaşıyor.

Parlak ve rahatsız edici  bir erteleme, başarısızlık ve umutsuzluk öyküsü olan BETON, Thomas Bernhard’ın neden “çağdaş Avrupa yazınının ustalarından biri” olarak anıldığına ilişkin kusursuz bir örnek. - George Steiner

Belirli kitaplar –sayıca azdırlar–  yazınsal önemini hemen, derinden kanıtlar. Gizemli, kasvetli bir güzelliği olan bu kitap onlardan biri. - Los Angeles Times

Soru bu dünyada çoktandır birinin ne kadar insansı olduğu değil, ne kadar köpeksi olduğudur, bugüne kadar temelde, gerçek onurlandırılmak isteniyorsa insanın ne kadar köpeksi olduğunun söylenmesi gereken yerde, ne kadar insancıl olduğu söyleniyor. İğrenç olan da bu. - Thomas Bernhard

“…ama kendimi kendi gözlemcim olarak varsaymazsam, gözlemleyenim üzerinde zavallı ve evet hem de kesinlikle acınacak durumda biri olduğum etkisi yapmışımdır, oysa bu budalalıktır, çünkü ben kendi kendimin gözlemcisiyim, gerçekten de kendimi yıllardır gözlemliyordum, on yıllardır değilse bile, aralıksız, ben artık sadece kendi gözetimim altında yaşamaktayım ve de kendi takibim altında ve doğal olarak da bu yüzden kendimi lanetlemekle ve kendimi inkâr etmekle ve kendimle alay etmekle. Yıllardır bu kendi kendimi lanetleme, inkâr etme ve alaya alma durumunda yaşıyorum, ki bunlar benim kaçış alanlarım olmak durumunda, kendimi kurtarmak için.” “Tarihte dikilmiş en yüksek ve en pahalı ve gerçekten de en kıymetli mezar taşı bir köpek için dikilmiş. Hayır, Amerika’da değil sanılacağı gibi, Londra’da. Bu gerçeği yeniden anımsamak insanın köpek hakkında doğru düşünmesine yetecektir. Soru bu dünyada çoktandır birinin ne kadar insansı olduğu değil, ne kadar köpeksi olduğudur, bugüne kadar temelde, gerçek onurlandırılmak isteniyorsa insanın ne kadar köpeksi olduğunun söylenmesi gereken yerde, ne kadar insancıl olduğu söyleniyor. İğrenç olan da bu.”

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.