Ben Çocukken - Maskeli Şenlik

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Pinokyo’nun yazarı Carlo Collodi’nin öyküleri Türkçede ilk kez yayımlanıyor, öykülere Emine Bora’nın renkli çizimleri de eşlik ediyor.

“Ben Çocukken” adlı öyküde Pinokyo’nun yazarı Collodi, öğrenciyken yaptığı yaramazlıkları eğlenceli bir dille aktarıyor. 

“Maskeli Şenlik” ise üstlerine birer kostüm uydurarak maskeli baloya katılmak isteyen Cesare ve iki erkek kardeşinin öyküsü. En güzel maskeye verilecek büyük ödülü almak uğruna üç kafadarın başına gelmedik kalmıyor.

Bundan uzuuun yıllar önce, ben de sizin gibi küçük bir çocuktum, sevgili okurlarım. Aşağı yukarı sizin yaşlarınızda, yani on bir, on iki yaşlarındaydım. Tabii ben de, perşembe ve pazar günleri dışında, her gün okula gitmek zorundaydım. Ama yıl boyunca o kadar az perşembe günü vardı ki!.. Sadece haftada bir gün! Çok şükür, pazar günleri yedi günde birdi. Okula gidiyordum gitmesine de, gittiğim ilkokul muydu, yoksa lisesi de var mıydı tam olarak bilemeyeceğim, çünkü fi tarihinde, yani benim zamanımda okula sadece okul denirdi ve biz çocuklar okul lafını ettiğimizde, bundan, günün altı saatini geçirmek zorunda olduğumuz, ara sıra okuma yazma, hesap kitap da öğrenilen hayli büyük ve temiz denebilecek bir sınıf anlaşılırdı.

Benim gittiğim okul, yan tarafından iki büyük pencereyle aydınlanan, dip tarafında her zaman kapalı ve koyu yeşil bir perdenin arkasında gizli büyük bir penceresi bulunan, ince uzun, kocaman bir odaydı. Öğretmen kürsüsünün sağında ve solunda, iki duvar boyunca öğrencilerin oturduğu upuzun sıralar uzanırdı.

Sağda oturan öğrencilerin kümesinin adı “Romalılar ”dı; soldakilerin adı ise pek şendi: “Kartacalılar.”

Her iki kümenin de birer imparatoru vardı. Anlaşılacağı gibi, bir ay boyunca en çok övgü toplayan, hal ve gidişi iyi, günlük derslerinde takdir gören, imparator adının saygınlığına layık iki öğrenci imparator seçilirdi. Hiç unutmam, bir defasında, ben de Romalıların İmparatoru olma şerefine layık görüldüm, ama bu kısa süreli bir onur oldu. Hükümdarlığımın üstünden daha iki saat geçmişti ki, her zamanki yaramazlıklarımdan biri yüzünden, öğretmen beni tahttan indirip sıranın en sonuna oturttu. İşin doğrusunu söylemek gerekirse, bu felaketi zor atlattım, birkaç dakika sonra huzura ermiştim bile. Anlaşılacağı gibi, imparator olmak için doğmadığım, daha çocukluğumdan belliydi.

Şimdi biraz tahminde bulunun bakalım! Okuldaki en tembel, en afacan, en haddini bilmez öğrenci acaba kimdi?

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.