- A-Z
- KONU DİZİNİ
- Cogito
- Çizgi Roman
- Delta
- Doğan Kardeş
- Ansiklopedi
- Bilim
- Çocuk Çizgi Roman
- Deneme
- Destan
- Dünya Klasikleri
- Efsane
- Eğitim
- Etkinlik
- Gençlik
- Gezi
- Hikâye-Öykü
- İlkgençlik
- Klasik Dünya Masalları
- Masal
- Mitoloji
- Modern Dünya Klasikleri
- Okul Çağı
- Okul Öncesi
- Oyun
- Resimli Öykü
- Resimli Roman
- Resimli ve Sesli
- Roman
- Romandan Seçmeler
- Röportaj
- Seçme Denemeler
- Seçme Öyküler
- Seçme Parçalar
- Seçme Röportajlar
- Seçme Şiirler
- Seçme Yazılar
- Şiir
- Edebiyat
- Anı
- Anlatı
- Biyografi
- Deneme
- Derleme
- Eleştiri
- Gezi
- Günce
- İnceleme
- Libretto
- Mektup
- Mitoloji
- Modern Klasikler
- Otobiyografi
- Oyun
- Öykü
- Polisiye-Gerilim
- Roman
- Senaryo
- Söyleşi
- Yaşantı
- Yazılar
- Genel Kültür
- Halk Edebiyatı
- Masal
- Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar
- Koleksiyon Kitapları
- Lezzet Kitapları
- Özel Dizi
- Sanat
- Kare Sanat
- Sergi Kitapları
- Şiir
- Türk Şiir
- Tarih
- XXI. Yüzyıl Kitapları
- Sosyoloji - Sağlık
- TEKRAR BASIMLAR
- YENİ ÇIKANLAR
- ÇOK SATANLAR
Balthus’ün Anıları
-
Özgün Adı:
Mémoires de Balthus -
Kategori:
Sanat -
Yazar:
Balthus -
Çeviren:
Orhan Suda -
Hazırlayan:
Alain Vircondelet -
ISBN:
978-975-08-2188-2 -
Sayfa Sayısı:
182 -
Ölçü:
13.5 x 21 cm -
YKY'de İlk Baskı Tarihi:
Şubat 2012 -
Tekrar Baskı Sayısı / Tarihi:
2. Baskı / Şubat 2018
Doğanın, yaşamın uyanışı, olayların doğuşudur beni ilgilendiren. Çocukluğun bu gizlerini resmedebilmek beni her zaman uğraştırmıştır. Giacometti'yi bunun için o kadar seviyordum. Nesnelerin ölçüsünü veriyor, müziği ileten, yüzlere ve manzaralara ezgiler söyleten doğru sesi veriyordu bana. Ben de bu biricik arayış içindeyim, tek işim bu. Ve bu zanaatkâr çalışmasının özel bir pırıltısı yoktur. Karanlık, uzun ve sessiz bir yoldur. Bunun için nefret ediyorum sanatçı diye nitelenmekten. Bu sözcüğü bir küfür kabul eden ve bu yüzden daha çok küfreden sevgili Kaptan Haddock gibiyim!
Sadece fırçalar, bu önlük ve bu tuval var. Bunlardır tüm yaşamımı geçerli kılan. Ne para, ne ün, bunlar hiçbir zaman etkilemedi beni.
Ressam, imgeleri karşıya geçiren alçakgönüllü kayıkçı, sabırla aşılmış basamaklarda onları tutmayı bilen uysal bir zanaatkârdır yalnızca.
Budur onun görevi. Ulaşacağı son nokta budur.
1
Işığı gözetlemeyi öğrenmek gerekir. Eğilip bükülmelerini. Kaçışlarını, geçişlerini. Sabah erkenden, kahvaltıdan sonra, gelen mektuplar okunduktan sonra saptamak gerekir ışığın durumunu. O zaman bilinir ancak, o gün resim yapmanın, tablonun gizeminde derinlemesine ilerlemenin mümkün olup olmadığı. Atölyedeki ışığın, o gizemin içine girmeye elverip vermediği.
Her şey değişmeden kalmış Rossinière’de. Gerçek bir köy gibi. Tüm çocukluğum Alpler’i, bembeyaz kara gömülmüş Beatenberg’in kahverengi ve hüzün verici köknarlarını seyretmekle geçti. Aslında bizi buraya getiren, benim dağ özlemimdir. Rossinière ilerlememe yardım ediyor. Ve de resim yapmama.
Çünkü resim yapmaktır sözkonusu olan. Aşırılığa kaçmış görünmek istemem ama yalnızca budur diyebilirim.
Bir huzur yerleşmiş gibidir buraya. Dorukların etkisi, çepeçevre karların ağırlığı, beyazlıklarının yoğunluğu, dağ otlaklarının üstüne kondurulmuş evlerin sevimliliği, koyunların çıngıraklarının sesleri, küçük trenin kıvrıla kıvrıla dağa tırmanışı, her şey sessizliğe kışkırtır insanı.
Işığın durumunu kollamak gerek demek ki. Tabloyu ilerletecektir bu gelen gün. Bunca zamandır yapılmakta olanı. Tek bir renk vuruşu belki; ve tuval önünde derin düşüncelere dalış. Sadece bu. Ve gizemi evcilleştirme umudu.