Anka Kuşu

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

ANKA KUŞU, yirmi yıllık sanat yaşamı boyunca romancı, öykücü, ozan, düşünür ve eleştirmen olarak sesini duyuran D. H. Lawrence’ın denemelerinden Akşit Göktürk’ün hazırlayıp çevirdiği bir seçki. Lawrence’ın “sevgi”den “demokrasi”ye, “roman”dan “resim”e, geniş bir alana yayılan denemelerinin her biri, şiirli, büyülü bir gezi niteliğinde. “Çağımız, aşırı ölçüde bilinçli bir çağ. Çok biliyoruz, çok az duyuyoruz” diye yazan Lawrence’ın satırlarında dünyaya ve insanlara büyük bir merakla bakan ve her gördüğünü edebiyata dönüştüren bir zihin var. D. H. Lawrence’ın denemeleri, daha çok romancı kimliğiyle tanınan bu büyük yazarın keşfedilmeyi bekleyen gizli hazinesi niteliğinde.

Lawrence’ı okumak, biçimi ve söz sanatını yıkıp geçmiş, insanın karşısına çıplak halde çıkmış bir kişilikle temas halinde olduğunuzu hissettirir.
Anthony Burgess

Lawrence dünyanın gizeminin daima şiddetle farkındaydı ve bu gizem onun için daima ilahi bir şeydi.
Aldous Huxley

Sevgi ereğe doğru bir ilerlemedir. Böylece karşıt erekten de uzaklaşan bir ilerlemedir. Cennet doğrultusunda yol alır sevgi. Nerden yola çıkmıştır öyleyse? Cehennemden, ne olur cehennemde? En sonunda bir artı sonsuzdur sevgi. Eksi sonsuz nedir öyleyse? Artı sonsuzla eksi sonsuz aynı şeylerdir, çünkü sonsuz birdir. Demek ki sonsuzluğa cennet doğrultusunda ya da karşıt doğrultuda, ad infinitum ilerleme arasında pek bir ayrım yoktur. İki durumda da elde edilecek sonsuzluk, değeri hiçbir yerde değişmeyen aynı katkısız sonsuzluk olduktan sonra, hiçlik olmuş her şeylik olmuş, ne önemi var? Sonsuzluk, sonsuz, erek değildir. Bir çıkmazdır ancak, ya da başka deyimle, dipsiz kuyudur. Dipsiz kuyuya düşmek, hiç durmadan yol gitmektir. Duvarları güzel bir çıkmaz da eksiksiz bir cennet olabilir. Ama gözümüz, korunaklı, cennet bağı örneği bir barış, bir yetkin mutluluk çıkmazındaysa bu yetmez bize. Dipsiz kuyuda hiç durmadan aşağı doğru düşmek de olmaz. Bir erek değildir sevgi; bir yolculuktur ancak. Tıpkı bunun gibi, ölüm de bir erek değildir; temel öğeler karmaşası içinde paramparça bir yolculuktur. Temel öğeler karmaşasından her şey yeni baştan yaradılışa atılır. Böylece, ölüm de bir çıkmazdan, bir eritme kazanından başka bir şey değildir. Bir erek vardır, ama bu ne sevgidir ne de ölüm. Ne sonsuz, ne de sonrasızdır bu erek. Serin tadın ülkesi, mutluluğun öbür acunudur. Bir gül gibiyiz biz, katkısız özeği, katkısız bağış dengesiyle olağanüstü bir gül. Zamanla uzayın ortasında yetkinlik ile dengeli bu gül, bütündür eksiksizlik ülkesinde, ne zamana bağlıdır ne de uzaya, ama yetkinlik niteliğiyle, bağışın katkısız içtenliğiyle mutlaklaşır. Biz zaman ile uzayın yaratıklarıyız. Ama bir gül gibiyiz; yetkinliğe ulaşırız, mutlaklık noktasına varırız. Biz zaman ile uzayın yaratıklarıyız. Birden zaman ile uzaydan soyularak, mutlaklık ülkesinde, mutluluğun öteki acununda, bütünlenmiş katkısız yüceliğin yaratıkları oluruz.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.