Anılarımda Yaşayanlar

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Her dostun ölümü benden bir parça götürdü. Yakından tanıdıklarım ya da satırlardan, dizelerden dost olduklarım... (...) Bu kitapta yer alan isimler, aramızdan ayrıldıktan sonra da yarattıklarıyla bende yaşadılar. Ölümsüzlük mertebesine ulaştılar. (...) Ben onları, hem kişisel anılarımla hem de onların çalışmalarından da söz ederek anmak yolunu seçtim. Çünkü anılar böyledir, bizi bırakmazlar.

Doğan Hızlan, eserleri ve kişilikleriyle edebiyat-sanat dünyasında iz bırakmış dostlarını,  Anılarımda Yaşayanlar’da bir araya getirdiği “veda” yazılarıyla sonsuzluğa uğurluyor: Halikarnas Balıkçısı’ndan Oktay Rifat’a, Fethi Naci’den Ömer Uluç’a, Egemen Bostancı’dan Zeki Müren’e, Onat Kutlar’dan Memet Fuat’a...

Ünlüler Orada Yoktu (!)*

Ünlü yazar Kerime Nadir’in cenaze töreninde birkaç yazardan başka kimse yoktu. Romanlarını filme çeken ünlü yönetmenlerden, sağlığında birlikte boy boy fotoğrafları gazete sayfalarını süsleyen sinema oyuncularından kimse katılmamıştı. Okurları da yoktu. Bir şair arkadaşım en doğru yargıya varmıştı: “Artık nasırlaşan bir toplum olduk”. 
Kerime Nadir, romanlarıyla popüler bir roman okuyucusu yaratmış, birçok gazeteye tefrika romanlarıyla tiraj kazandırmıştı.
Bir tür okurun, bir dönem insanının çok aradığı romanların yaratıcısıydı. Aslında onun yazdığı romanın okuru, her dönem yazarını aradı. Belki bu tür yerli romanların yerini şimdi çeviriler aldı. Aşk Hikâyesi’nin kokusunu Kerime Nadir’de sıkça bulursunuz.
Aşk romancısı, kendi eserlerini geçmişe tuttuğu bir aynada şöyle değerlendiriyordu: “Aslında iddiasız eserlerdi yazdıklarım. Bir romantizm çağıydı, o zaman şimdiki gibi katı bir gerçekçilikle, yaşamın en çirkin, en kötü yanları yazılmıyordu. Herkesin gezip eğlendiği bir dönemde ben odamda roman yazıyordum”.
Toplumun, insanlarının değişiminden hangi yazar uzak kalabilir ki? Kerime Nadir de daha yayımlanmayan son romanında bu değişikliği kaleme aldı. Artık köşklerde yaşayanlar yeri

ne, o köşkleri müteahhite verip katlarda yaşayanları anlattı. Seçkin kişilerin aşkları, yaşam biçimleri yerine ekonomik değişimlerin ortaya çıkardığı tipleri roman karakterleri yaptı. Saf aşkların tutsağı gençler yerine, diskoteklerde, garsoniyerlerde aşk yapan bir kuşağı romana aldı. Ana karakterler gene soyluluğunu koruyorlar, gene temiz yürekli delikanlılar sonunda mutluluktan en büyük payı alıyorlardı.
Son romanı Geciken Müjde, bu açıdan bakıldığında bir yazarın çizelgesindeki durumu göstermesi açısından ayrı bir önem taşıyor.
Kerime Nadir, yaşadığı gibi yazmıştı; gerçi her yazar gibi hayal gücü onun da en yakın dostuydu. Ama o tenlerin birleşmesi yerine duyguların birleşmesini anlattı. Bildiği çevreyi, bildiği kişileri yazdı. Bu, bir yazarın tanıklık namusu açısından olumlu bir yandı.
Azınlık okurun ilgisi yerine çoğunluğun duygularını paylaşmak istedi.
Anılarını dile getirdiği Romancının Dünyası’nda son cümlesi bir ömrün özetidir: “Geçmişe bakarken her şeye rağmen, içimde derin bir hüzün duymaktayım. Değişen dünya ile beraber kaybolan yıllarda yalnız gençliğimiz değil, sevdiğimiz hemen her şey yok olup gitti. Bu dünya bizim dünyamız bile değil artık!”

25 Mart 1984
* Çalıntı Kitap Deposu, Doğan Hızlan, Kırmızı Yayınları, İstanbul 2007.32

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.