Alçak Uçuş

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Şiir ve edebiyat üzerine ufkumuzu genişleten yazılarıyla, kitaplarıyla, hazırladığı antolojilerle tanıdığımız Mehmet H. Doğan'ın v aktiyle bir "asker pilot" olduğunu pek az kişi bilir. Oysa uçma tutkusu onu Adana Lisesi'nden Harp Okulu'na taşımış; böylece gökyüzünde dolaşmasını sağlayacak "kanatlar" edinmiştir. Alçak Uçuş "uçmuş" bir yazarın gökyüzü kadar engin anıları...

Her pilot gibi ben de çok alçak uçuş yaptım, çoğunu unutmuşum, ama ikisi aklımdan çıkmıyor. Birincisi, ilk eğitim uçağımız Magister'lerle. Kanatları ve gövdesi bez kaplama, iniş takımları kalkıştan sonra içeri alınamayan, pilot kabininin üstü açık, yerle herhangi bir telsiz bağlantısı olmayan 100-110 mil hızında basit eğitim uçaklarıydı bunlar. Toprak alanlara, tarlaya iniş kalkış yapılabilirdi bunlarla. Öğretmenle birlikte on-on beş saatlık birlikte uçuştan ve bir kontrol pilotunun kontrolundan geçtikten sonra "yalnız" uçmaya başlardınız. İlk yalnız uçuş, bunun kaç saatta gerçekleşmiş olduğu bir gurur ve övünme vesilesi olurdu öğrenciler arasında. Örneğin ben, şimdi uçuş defterime bakıyorum da, uçuş öğretmenim Üsteğmen Sıtkı Tanrıbir'le on üç saat otuz dakikalık, on beş sorti uçuştan ve yirmi beş dakikalık kontrol uçuşundan sonra 8 Kasım 1952 günü ilk yalnız uçuşumu yapmışım. Bu süreyi on saata kadar indirebilenler olduğu gibi yirmi, yirmi beş saatlık uçuştan sonra 'yalnız' kalamayıp uçuştan ayırılanlar da olurdu. İlk kontrol ve ilk yalnız uçuş, böylece, hem bir gurur vesilesi hem de uçuculuğa devam etmek için aşılması gereken ilk aşama, ilk sınavdı. Hemen hemen hepimiz uçuşu deli gibi seven, yirmi yaşlarında delikanlılardık. Uçuş henüz bir uğraş değil, zevkle yaptığımız bir spordu. Yalnız uçuşu, artık kendimize bayağı güven de geldiği için, sanki öğreneceğimiz her şeyi öğrenmişiz gibi keyfimizce uçmak için istiyorduk. Hem öğretmenle birlikte uçmanın anlatacak fazla şeyi yoktu. Oysa yalnız uçanlar, sanki uçan tek kişi kendileriymiş, ötekiler de aynı şeyi yaşamıyormuş gibi neler anlatmıyordu ki uçuş dışındaki zamanlarda!.. Nasıl akrobasi yapmışlar -daha ilk uçuşlarda akrobasi!-, uçaklarını tehlikeli durumlardan nasıl kurtarmışlar, hele hele nasıl alçak uçuş yapmışlar!.. İlk yalnız uçuşu belki de bunun için bekliyorduk daha çok. Ben de, şimdi anımsamıyorum kaçıncı yalnız uçuşumdan sonra, kendime güvenim tam olarak gelmiş ki, meydan yöresindeki tarlalar, çitler, dağınık evler, koyunlar, sığırlar üzerinde ilk alçak uçuşumu yaptım. Yüz-yüz on mille (160-170 km.) hızla, yerden beş on metre yukarda uçmak, insanların el sallayışlarını, ellerini gözlerine siper edip merakla bakışlarını görmek, korkudan oraya buraya kaçışan hayvanları seyretmek o güne kadar yaşadığımız herhangi bir deneyimle karşılaştırılamayacak büyük bir zevk veriyordu bize. Düşünün, o yıllar ne bu kadar hız yapan arabalar vardı, ne de herhangi birimizin arabası. Bugün gençlerin otoyollarda yaptıkları hıza yakın bir hızla alçaktan uçuyorduk, analarımızın öğüdüne uyarak! Yine böyle bir gün, yüreğim helecanla pır pırlar içinde, iki yanımdan hızla geçip giden evlere, ağaçlara dalmış uçarken bir ağıl ve içinde birkaç büyükbaş hayvanla karşı karşıya buldum kendimi. Şimdi bir abartı bu, biliyorum, ama o günden sonra ne zaman anımsasam o anı, ne zaman bir başkasına anlatsam, hep aynı sözcükleri kullanıyorum: "Öküzün boynuzları birden büyüdü gözümün önünde!" O kadar alçalmış olamam, yoksa bunları anlatıyor olamazdım şimdi size; ama bana öyle gelmiş demek. Hızla lövyeye asıldım ve yükseldim, güvenli bir yüksekliğe çıktıktan sonra bile ayaklarım titriyordu hâlâ. Uzun süre alçak uçuş yapmadım bu olaydan sonra. Daha ileri eğitim uçaklarıyla uçmaya başladıktan sonra bu hevesimi gerçek pamuk tarlaları yerine, bulutların üzerine çıkarak dümdüz, buluttan pamuk tarlaları üzerinde gerçekleştiriyordum. Hem bu kez kanadı ya da gövdeyi herhangi bir engele kaptırma tehlikesi de olmadığı için alabildiğince yamanabiliyordum bulutların üzerine. En fazlası, uçağın gövdesi ya da kanatları sürtüyordu bulutlara.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.