Al Gözüm Seyreyle Salih

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Al Gözüm Seyreyle Salih’te Karadeniz’in küçük bir kasabasında on bir yaşındaki Salih’in, kanadı kırık bir martıya duyduğu sevgi ve mavi oyuncak bir kamyonu elde etme isteği konu alınır. 1970’lerin Türkiyesi, dönemin insan, devlet, iktidar ilişkileri Salih’in dünyasını çevreler. Yaşar Kemal, Salih’in gözünden hayata bakar ve çocukluğun bahçesinden, Türkiye’nin genel yapısını tüm inceliğiyle çizer. 

“Yaşar Kemal bir halkın kültürünü temsil etmektedir. Epiği geniş, katıksız bir halkçı temele yaslanmıştır. Romanları yaşamın zenginliği, sıcaklığı, güzelliğiyle doludur.”
Joel Ohlsson, Arbetet, (İsveç)

“Yaşar Kemal’in yapıtları olgun, nefis bir meyve tadarcasına okunuyor.”
Gérard-Humbert Goury, Le Matin, (Fransa)

“Kemal büyük bir sevecenlik ve merhametle yazıyor.”
Daily Telegraph (İngiltere)

“Yaşar Kemal’in destansı anlatımında hiçbir şey küçük değil. Onun her sözü, denizin köpüren dalgaları gibi çağıldıyor.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung, (Almanya)

Kulağı kirişteydi, ilk horozlarda yataktan fırladı, yüzüne bir iki avuç su atıp dışarıya çıktı. Evde herkes uyuyordu. Dokuma tezgahları hüzünlü, kanları çekilmiş, ölü gibi sessiz öylece ortalıkta duruyorlardı. Kafasında tezgahların gürültüsü, mekiklerin işleyişiyle yola düştü. Az sonra balıkçılar ardı ardına rıhtımdan denize açılacaklar, denizin ta ucunda, arkasında yitip gideceklerdi. Temel Reis de gidecekti kocaman mavi motoruyla. Mavi motor çok mavi bir kuşa benziyordu. Temel Reis öyle diyor, motorunu, mavi kuşum diye seviyordu.
Rıhtıma gelip de kayasının kovuğuna girip seyretmeye başladığında ilk balıkçı motoru denize açılıyordu. Bu ilk motor, uzun boyunlu, kırmızı yüzlü, yüzü bir yırtıcı kuşun yüzüne benzeyen Kara Osman Reisindi. Şu Kara Osman Reis var ya, Reise kurban olsun, hiçbir şeye benzemiyordu. Yanında da hiçbir tayfayı barındırmıyordu. Her tayfa onunla ancak bir kere denize çıkıyor, sonra canını karaya zor atıyordu. Çoğu kez denize ancak iki, çok çok üç tayfayla çıkabiliyordu. İnsanlara deli gibi kızıyordu. Hep kendisi haklıydı. Ne yapsa, ne etse hep kendisi doğruydu. Yeryüzündeki tekmil yaratıklar ona kötülük yapmak için var olmuşlardı...
Bu limana kış, bahar aylarında Karadenizden, Marmaradan, Çanakkaleden çok balıkçı teknesi geliyordu. Türlü türlü tekneler, insanlar rıhtım boyunca kıyıyı dolduruyorlardı.

 

 

 

Kara Osman Reisin arkasından “Ekmek Parası” motoru ayrıldı limandan. Onun arkasından da, çok yeşil “Derya Gülü” açıldı. Sonra sırasıyla birer ikişer, dumanlarını salıvererek, patpat, denize yürüdüler ötekiler de.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.