Ağaçlar ve Merzuk Cinayeti

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Hayat... bildiğin hayat dostum, bir kahramanlıktır.
Evet, hayat bir kahramanlıktır ama gürültüsüz bir kahramanlık. İnsanın dürüst ve onurlu kalmak için her gün yaptığı davranışlardan oluşan küçük bir kahramanlık. Abdüsselam’ın yıllarca ve yıllarca düşlerini kurduğu ve gerçekleşmesini dilediği düşünceler, işte gerçek olmuştu ama başka türlü. Şimdi gördüğü sonuçlar onu çılgınlık derecesinde bir hüzne sürüklüyordu, çünkü o vatan adını verdiği bu topraklarda olabileceğini tasavvur etmediği şeyler görmüştü...
Abdüsselam şimdi bir lokma ekmeğin peşinde koşarken aç, yabancılaşmış ve yorgundu. Evet, serabı andıran bir şeye dönüşen bir lokma ekmeğin peşinde. Oysa onun darağacına asılacağını kuranlar, hâlâ yerlerinde duruyorlar, tembel tembel uzanarak mehtabı seyrediyorlar, esrar ve viskiyle dolmuş, gözleri yarı kapalı kadınların duygularıyla eğleniyorlar! Gündüzleri arabaların kapıları onlar için açılıyor, işlerin gerektiği gibi yürüdüğünden emin olmak isteyen tefeciler gibi sermayelerini gözden geçiriyorlar!

Zayıflık gösterme, sana ne dediğimi işitiyor musun? Zayıflık gösterme. Benliğinde bir anı olarak kalan veya duygusal iz bırakan bu son şeyleri bırak. Köprüyü tamamen kendi başına geçtin. Hem şimdi sana ihtiyaçları yok, gözlerde o teslim olmuş üzüntüyü göreceksin de ne olacak? Onlar seninle konuşurken bile seni düşünmezler, sadece kendilerini anlatırlar. Her şeyi ardında bırak. Gücün yeterse, asla arkana bakma!
Tamam, ne zaman yola çıkacağını kimseye söylemedin. Bunun onlara hâkim olacak lezzete daha yakın bir rahatlık olduğundan eminsin. Veda saatinde kafalarında dönüp duracak büyük laflardan onları kurtarmış oldun. Gelselerdi, her biri kendine has bir yolla bir şeyler diyecekti. İşte şimdi onlar uyuyorlar, evet uyuyorlar, sen bu geç saatte bininci kez ceplerini yokluyorsun, her şey yerinde mi emin olmak için: Pasaport, tren bileti, sağlık raporu, çalışma izni.
Pasaportu incelerken yüzünde ağırbaşlılık ve ciddiyet çizgileri kuvvetle beliriyor. Pasaporta kılı kırk yaran bir tarafsızlıkla bakıyorsun, sanki şu birkaç dakikada onunla hiç ilgilenmez olacaksın. Bütün sayfalarını, boş yerleri bile, gözden geçirdikten sonra her şeyden emin oluyorsun ve yüzün rahatlıyor. Sonra yeniden bakıyorsun, sanki onu hayatında ilk kez görüyorsun. Fotoğrafa, isme, mavi ve yeşil imzalara bakıyorsun. Emin olmak için sağlık raporunu çekip yapraklarını çeviriyorsun; iki dille, Arapça ve Fransızca bildirimleri okuyorsun, kimi kelimelerde durup düşünüyor, sonra çeviri tarzını uygun buluyorsun!
Bu lanet olası belgeleri elde edene kadar ne çok beklediğine kimse inanmaz. Evet, hazırlanması yarım saat sürmeyecek bu belgeler için iki yıldan fazla beklediğini tasavvur edecek kimse yoktur yeryüzünde.
Ama bu zaman denen şey nedir? Başkalarına göre ne anlama gelir? Peki, sence anlamı ne zamanın?
Konuyu neden böyle yanlış bir kılığa sokuyorsun? Zamana niçin, sağır matematik zamanı açısından, ayların ve günlerin zamanından bakıyorsun?

 

Pasaport, ellerinin arasında tuttuğun bu küçük belgeden ibaret değil. İşe böyle bakarsan çok yanılırsın! Büyük dosyalar? Raporlar? Muhtar bile senin yolculuğuna engel olabilirdi. Fakat yeşil banknotlar var, onları korkarak masanın üstüne koyuyorsun, bir anda her şey değişiyor. Gülümsedi ve sana dedi ki: Buyur oğlum.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.