1917 Rus Devrimi

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

Savaş yüzünden dağılmış, siyasi karışıklıklardan zayıflamış Rusya yavaş yavaş karanlıklara gömülüyordu. İmparatorluğun başkenti soğuğa ve açlığa boyun eğmişti. İşte tam o sırada Devrim patlak verdi. Çar II. Nikolay tahttan indirildi. İşçiler, köylüler ve askerler harekete geçtiler. Birkaç ay sonra, bir azınlığın elde ettiği başarının sonucunda Lenin’in Bolşevik Partisi kuruldu ve 26 Ekim’de “proletarya diktatörlüğü” başladı. Nicolas Werth canlı ve apaçık bir anlatımla o inanılmaz adalet ve özgürlük umuduna, buna karşılık yalancı söylencelere ışık tutuyor. O 1917 yılının, “Büyük Ekim Devrimi”nin gölgelerini belleğin duvarlarına yansıtıyor. Tarihin ilk sosyalist devriminin gölge oyununa hoşgeldiniz.

Sivil toplum iktidarın ihmalini gideriyor

Hükümetin pasif tavrı karşısında, her yerde, devlet’in artık güvence veremediği gündelik yaşamın yönetimiyle ilgili sorumluluklar yüklenen komiteler ve derneklerin kurulduğu görülür. Başlangıçta kendi halinde bir örgüt olan Kızılhaç komitesi ülkenin sağlık işlerinin idaresini yavaş yavaş ele alır. Kentler Birliği ve Zemstvo’lar Birliği malzemelerin orduda toplanması için çalışır. Ticaret ve endüstrinin en önemli temsilcileri bir “Savaş endüstrileri komitesi” etrafında toplanır, orduya yönelik üretimi ölçülü bir biçimde düzenlemekle yükümlü bir tür paralel bakanlıktır bu. Tüketiciler de kendi içlerinde binlerce üyesi bulunan dev kooperatifler halinde örgütlenirler. Ruslar kendi kendilerini yönetmeye başlamıştır: toplumun derinliklerinden gelen ve boyutlarını henüz kimsenin hesaplayamadığı büyük bir hareket etkisini göstermeye başlamış gibidir. Ancak iktidarla sivil toplumun en gelişmiş unsurları arasında bir köprü kurmak yerine, II. Nikolay, “güzel köylü halkının ordusunu yöneten babacan çarın” mutlakıyetçi-halkçı ütopyasına sarılır. Eşi Aleksandra’nın ve sarayda gitgide daha çok sözü geçen Rasputin’in –oğlunun hemofilisini tedavi eden şarlatan– tavsiyeleri üzerine II. Nikolay 5 Eylül 1915’te, ordunun başkumandanlığını bizzat ele alır, ki bu da ulus çapında yenilgiye uğrayan otokrasi için bir intihar olacaktır. Kumandanlık merkezi Mogilyev’deki özel treninde köşesine çekilen II. Nikolay, Alman asıllı olduğu için halkın hiç sevmediği eşine boyun eğerek ülke yönetimini elden bırakır. 1916 yılında iktidar dağılmış gibidir. Duma’ysa oturumlarını yalnızca birkaç hafta sürdürür, halkın hiç benimsemediği birbirinden yetersiz hükümetler ve bakanlar birbirini izler. Halk arasındaki söylentilerde, başta imparatoriçe ve Rasputin olmak üzere sarayda sözü geçen çar yakınları ülke topraklarını bile isteye yabancı istilasına açmakla suçlanmaktadırlar.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.