11 Eylül / Bir Saldırının Yankıları

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
Kitap Akrabalıkları

11 Eylül, büyük, küstah, acımasız bir şok olarak dünya tarihindeki yerini sağlama almış gözüküyor. Bugün, bu şoku hâlâ yaşarken yapılması gereken şeylerden biri, bakış berraklığı sağlamaya çalışmak, berrak düşünce üretimine katkıda bulunmak olmalı. Bu fikirden yola çıkarak yerli ve yabancı basında bu konuda sıcağı sıcağına üretilmiş düşünceler, çeşitliliği koruyarak ve seçicilik göstererek derlendi. Oktay Ekşi, Ertuğrul Özkök, İlhan Selçuk, Murat Belge, Cengiz Çandar, İsmet Berkan, Mehmet Y. Yılmaz, Cüneyt Arcayürek, Abdurrahman Dilipak... Noam Chomsky, Robert Fisk, Eric Hobsbawn, Edward Said, Susan Sontag, Eduardo Galeano, Rana Kabbani.... ve diğerleri. Hazırlayanlar: Tamer Erdoğan, Bedirhan Toprak, Cem Akaş, Fatma Canpolat, Ali Ece

Bir Miladın Miladı New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelerine ve Pentagon'a yapilan uçakli saldirilar, bütün dünya medyasinda "yeni bir çagin baslangici" olarak degerlendirildi, 21. yüzyilin iste simdi gerçekten basladigi vurgulandi; baslayan sey, elbette karanlik, güvensizliklerle dolu, insanlarin kendilerini sürekli belirsiz ve tanimsiz tehditler altinda hissederek yasayacagi, en büyük devletlerin bile birkaç kararli insan karsisinda çaresiz kalabilecegi bir dünya olarak tanimlandi. Hiristiyan geleneginde Hazreti Isa'nin dogumundan sonraki iki bin yillik iyilik döneminin ardindan, iki bin yil sürecek bir kötülük döneminin baslayacagi inancina da, beklendigi gibi, dikkat çekildi. Degisen, degisik olan neydi tam olarak? Her seyden önce, böyle bir felaketin ABD gibi bir ülkenin basina gelmesi belirleyiciydi - "bes bin kisinin birden ölmesi dünyanin her yerinde ayni felakettir" gibi naif bir düsünceyi ciddiye almayi birakin, buna gülmeyi bile beceremeyecek kadar politika biliyor dünya insani, epey zamandir biliyor. Saldiriyi izleyen günlerde ortaya çikan uluslararasi mobilizasyon da, daha önce benzer terör saldirilarina maruz kalmis, bunlarla yasamayi ögrenmek ve yalnizca kendi olanaklariyla savasmak zorunda birakilmis pek çok toplumda görmezden gelinemeyecek tepkiler dogurdu. Uluslararasi terör yeni bir sey degildi; buna karsi uluslararasi bir cephe açilmasiysa yeniydi, bunu da baska bir ülke saglayamazdi. Terör denilen olgunun ciddi olarak dünya gündemine alinmasi da yeni bir gelismeydi; o kadar yeniydi ki, bu sözcügün kullanilabilir bir taniminin bile yapilmamis oldugu ancak 11 Eylül'den sonra fark edildi. Kaypakligin, isine geldigi gibi tanim yapmanin riskleri ortaya çikti: bir dönem kurtulus savasçisi olanlarin, dengeler degistiginde terörist haline gelmesinin inandiriciligi sorgulandigi gibi, potansiyel teröristlere devlet destegi vermenin gelecekte doguracagi sonuçlar üzerinde de durulmaya baslandi. Tartisilan bir baska önemli konu da, hangi insanlarin hangi nedenlerden ötürü teröre basvurdugu, dünya düzeninin sistemik bozukluklarinin bundaki payi ve teröre karsi yapilacak mücadelenin, bomba atmak ve insanlari, sehirleri ortadan kaldirmakla sinirli kaldigi takdirde ne kadar ise yarayacagiydi. Kisacasi, "nasil" sorusunun yani sira "neden" sorusuna da dogru ve dürüst yanitlar bulunmasinin gerekliligi anlasildi. Büyük Devlet farkliligi burada da göze çarpti: ABD'nin elinde, Usame bin Ladin'i isaret eden kesin kanitlar olmadigi halde onu boy hedefi haline getirdigini, bunu da yalnizca gücü yüzünden yapabiliyor oldugunu düsünenler, Ingiltere'de de, Filistin'de de seslerini yükseltti. Felaket senaristlerinin hayal gücü açisindan gerçek hayatla boy ölçüsememesi de ilginçti. Hayat, Hollywood'a fark atmisti. Binlerce insanin ölümüyle, devasa bir maddi zararla sonuçlanan bu saldiri, dünya kamuoyu tarafindan hak ettigi sekilde lanetlendi; ama böylesine bir yikimi nispeten kolay gözüken bir sekilde gerçeklestirmenin mümkün oldugunu görmek, bir yandan iyi organize olundugunda yapilabilecek kötülükler üzerine yeniden düsünülmesine yol açti, bir yandan da dünya yüzeyindeki paranoya ve kötümserlik miktarini kat be kat arttirdi. Dünya Ticaret Merkezi'ne yapilan saldirinin bir "çita" haline geliverdigi yadsinamaz - uluslararasi terör camiasinda, bundan sonra boy ölçüsülecek, "asilmaya" çalisilacak uç nokta budur. Saldirinin hemen ardindan nükleer ya da biyokimyasal saldiri olasiliklarinin tartisma konusu olmasi bundandi. Korku, bir anda bütün dünya daglarini bekler hale gelmisti. 11 Eylül, büyük, küstah, acimasiz bir sok olarak dünya tarihindeki yerini saglama almis gözüküyor. Bugün, bu soku hâlâ yasarken yapilmasi gereken seylerden biri, bakis berrakligi saglamaya çalismak, berrak düsünce üretimine katkida bulunmak olmali. Yapi Kredi Yayinlari, Afganistan'in bombalanmaya baslandigi su günlerde dünyada ve Türkiye'de bu konu üzerine sicagi sicagina üretilmis düsünceleri, çesitliligi koruyarak ve seçicilik göstererek derlemenin yararli olacagina inaniyor: hem bugün, söz konusu sokun nasil anlamlandirilmakta oldugunu daha iyi bilebilmek için, hem de yarin, dönüp bakildiginda yeni miladi yaratan ve yasayanlarin nasil insanlar oldugunu, güçlerinin, korkularinin, zaaflarinin neler oldugunu merak edeceklere bir belge birakmak için.

* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.