Her Güne Bir Soru

PAYLAŞ
SATIN AL YORUM YAZ
İçindekiler
EDİTÖRDEN
  • Her Güne Bir Soru - Mine Haydaroğlu

    SANATIN HER DALI DUYGU VE DÜŞÜNCE AÇISINDAN SAYISIZ OLANAKLAR SUNUYOR. MÜZİKTE ÖRNEĞİN, DUYGULARA HİTAP EDEN BESTELER VARKEN, BEYNİN İÇİNDEN GEÇENLERİ YANSITTIĞI RAHATLIKLA İDDİA EDİLECEK (ÜSTELİK HİÇ SÖZ İÇERMEYEN) PARÇALAR DA VAR HER COĞRAFYADA, HER KÜLTÜRDE. VEYA SİNEMA DİYELİM: AYNI ANDA ÇOK KATMANLI BİR UYARICI OLDUĞU AŞİKÂR. TİYATRO KEZA.

    NASIL Kİ MÜZİKTE ÖRNEĞİN BLUES AYIRT EDİLEBİLİR BİR HİS, BİR ANLATIYSA VEYA SİNEMADA 50’LERİN YENİ DALGA FİLMLERİ KENDİNE HAS BİR ESTETİK, ATMOSFER VE BİREY-TOPLUM İLİŞKİSİNE ANALİZ EDİLEBİLİR BİR KAYNAK SAĞLIYORSA, ÇAĞDAŞ SANATTA DA FARK EDİLEBİLİR, TANIMLANABİLİR DUYGULARIN VE DÜŞÜNCELERİN RESMİNİ ÇIKARMAK MÜMKÜN... VEYA HARİTASINI DİYELİM – GÜNÜMÜZDE ÖZELLİKLE TERCİH EDİLEN BİR İFADE OLARAK.

    GELİŞEN TEKNOLOJİLER VE SOSYAL MEDYANIN FARKLILAŞTIĞI İLETİŞİM BİÇİMLERİ NEDENİYLE ÇAĞDAŞ SANAT KENDİNİ DAHA GLOBAL, DAHA KAPSAYICI İLAN EDEBİLDİ, KİTLESEL NETWORK’LERLE YAPISAL AĞLARI DEŞİFRE ETMEK GİBİ BİR MİSYON EDİNDİ DİYEBİLİRİZ. PEK ÇOK DURUMDA VE YAPITTA HARİTALAR ÇİZİLİYOR, SINIRLAR TARTIŞILIYOR, DUYGULARIN BELİRSİZLİĞİ, KARMAŞASI VURGULANIYOR. ÇAĞDAŞ SANATTA ODAKTA İNSAN DEĞİL, YAPILAR VAR DİYEBİLİR MİYİZ?

    ŞİMDİKİ GENEL RESMİ GÖRMEK ÇABASIYLA AKLA GELEBİLECEK SORULARDAN BİR DİĞERİ: YAPISAL AĞLARI ÇÖZERKEN GÖSTERİLEN TAVIRLARIN İNSANLARIN ÜZERİNDE NE TÜR ETKİLERİ OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ?

    HER EDİM GİBİ SANAT ADINA YAPILAN HER ŞEYİN BİR KONUMU, DURUŞU, BAKIŞI VARDIR. TEMELİNDE DE İNSAN PSİKOLOJİSİ.

  • Nevhiz’de Sevgi Duruşu - Mehmet Ergüven

    YAZAR VE SANAT YÖNETMENİ MEHMET ERGÜVEN, SANATÇI NEVHİZ’İ YAPTIĞI BİR CİHAT BURAK PORTRESİNDEN YOLA ÇIKARAK YORUMLADI. ERGÜVEN, 2017’DE LOCUS YAYINLARI’NDAN ÇIKAN NEVHİZ BAŞLIKLI KİTABIN DA YAZARIDIR.

    Nevhiz, temsiline talip olduğu şeyde aslı ile sureti ayrımını dikkate almaz. Öyle ki, kimi zaman gazete köşelerinde kalmış silik bir fotoğraf bile resmedilmeyi bekleyen görgü tanıklığı için yeterlidir burada.

    Boş tuval, görmeye eklenenin taştığı kaptır esasen, ancak bu eklemenin yerine göre çıkarmayla örtüştüğünü unutmama koşuluyla elbette. Buna göre sanat tarihi bir yönüyle tuvalde tecrübe edilen toplama çıkarma işlemlerinin öyküsüdür, tıpkı sanatın diğer tüm dallarında olduğu gibi.

    1980’lerin Türkiyesi fotoğraf yoluyla belgelenmiş olanın canlı model yerine geçtiği örneklerle doludur. İdeolojik ortamın tetiklediği kanlı olaylar, gündelik yaşamın doğal akışı içinde görmeden bakıp geçtiğimiz sıradan şeylere dönüşmüştür artık. Üniversite bahçesi yahut sokak ortasında güpegündüz katledilen öğrenciler, öğretim üyeleri vb adsız foto muhabirlerinin başlıca ilgi alanıdır şimdi.

    Devamı bu sayıda...
İstanbul Modern Genel Direktörü Levent Çalıkoğlu ile Söyleşi - Mine Haydaroğlu, Levent Çalıkoğlu
İstanbul Modern Çağdaş Sanat Müzesi Kütüphanesi - Yücel Manyas, Gamze Pişkiner
  • “Tasarım eleştirel bir duruş sergilememize yardımcı olur” - Kültigin Kağan Akbulut, Jan Boelen, Deniz Ova

    22 EYLÜL - 4 KASIM 2108 TARİHLERİ ARASINDA BİRÇOK PROJEYE VE ETKİNLİĞE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK OLAN 4. İSTANBUL TASARIM BİENALİ, BEYOĞLU’NDA ALTI MEKÂNDA İZLEYİCİLERLE BULUŞACAK. HER BİR MEKÂN, BİENALİN “OKULLAR OKULU” BAŞLIĞI ALTINDA BİRLEŞEN ALTI OKULUNDAN BİRİNE ODAKLANMAKTA. KÜLTİGİN KAĞAN AKBULUT BİENALİN KÜRATÖRÜ JAN BOELEN VE İKSV TASARIM BİENALİ DİREKTÖRÜ DENİZ OVA İLE BİR SÖYLEŞİ YAPTI.

    “Dünyada var olan bilgi miktarı, her iki yıl sonunda, iki katından fazla artış gösteriyor. İnsanlar daha önce hiç olmadıkları kadar bilgililer. İşinize de, aklınıza da sahip çıkabilmenin tek yolunun hayat boyu öğrenmeye devam etmek olduğu söylenip duruyor. Karatahtaların, sözlülerin, ezberlenmiş çarpım tablolarının, ceplerimizdeki cıvıl cıvıl eğlencelikler karşısında en ufak bir şansı kalmadı. Bu esnada makinelerin kendileri de öğrenmeye başladılar. Sonunda insanların yapacağı bir şey kalıp kalmayacağı ve hangi insani yetilerin yerlerinin doldurulamaz olduğu merak konusu.”

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 4. İstanbul Tasarım Bienali tema metnine bu cümleleri aktararak başlıyor. Ve devamında şu soruyu soruyor: “Acaba okula dönmenin ve okulu baştan tasarlamanın vakti geldi mi?” “Okullar Okulu” temasıyla düzenlenen bienal 22 Eylül - 4 Kasım tarihleri arasında altı farklı mekânda yer alacak. Tasarımın, tasarım eğitiminin ve bienal kavramının kendisinin de sorgulanacağı 4. İstanbul Tasarım Bienali’nin küratörlüğünü üstlenen Jan Boelen uzun zamandır tasarım eğitimi üzerine çalışmalar gerçekleştiriyor. Küratör Boelen’le ve Tasarım Bienali Direktörü Deniz Ova’yla son üç bienalin mirasını, tasarımın geleceğini ve bu bienalde göreceklerimizi konuştuk.

    Devamı bu sayıda...
fragMENtaTION 37 - Portreler - Mehmet Tekin
Ferah Doğan, Eda Gecikmez, Erkin Gören, Selen Hayal, Ata Kam, Ekin Kano, Nadine El Khoury, Uluç Ali Kılıç, Oddviz, Mert Öztekin, Elçin Poyraz, Sevil Tunaboylu, “Güneş Yerinde”, .artSümer; Alp Sime, İhsan Oturmak, Zeynep Sayın, “Ölüme Ne İyi Gelir?”, Karavil Contemporary / Galata Rum Okulu; Adekan, Ares, Cins, “Sandığın 3 Gözü”, Kasa Galeri; Aenne Biermann,“Photographer’s Name”, Museum Ludwig - Süreyyya Evren
Semih Fırıncıoğlu ile Söyleşi - Ali Erdemci - Semih Fırıncıoğlu
  • Mimari Birimin Uyarlanabilir Estetiği: Yokyerler - Halil Yıldırır

    SANAT YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ HALİL YILDIRIR SANATÇI DENİZ AKTAŞ’IN ARTSÜMER’DE İZLENEN “YOKYERLER” SERGİSİNİ YORUMLADI.

    Deniz Aktaş’ın artSümer’deki ilk kişisel sergisi “Yokyerler”de (6 Nisan - 12 Mayıs 2018) sanatçının "Yokyerler Serisi" ve "Uyarlanabilir Estetik" adını verdiği mürekkep çalışmaları ile "İsimsiz" fotoğrafları yer aldı.

    Aktaş’ın, Pilot Galeri’deki “Açık Şehir” ve Kasa Galeri’deki “İmkânsız Uzam” sergilerinin devamı niteliğinde bakabileceğimiz “Yokyerler” sergisi uzun bir yoldaki duraklardan biri olarak karşımıza çıktı. Aktaş, “Açık Şehir” sergisinde yıkımın izlerini paylaşırken, tarihle yurt arasındaki çelişkiden beslenen bir sürecin sonunda “İmkânsız Uzam” sergisini İhsan Oturmak ve Hasan Pehlevan ile birlikte seyirciyle buluşturmuştu. Bu iki sergi ile birlikte ‘yokyerler’ düşüncesinin kafasında iyice yer ettiğini belirten sanatçı, yer ve mekân üzerine tarif edilemez bir çekimin kendisini bu yolculuğa ittiğini söylüyor.

    Devamı bu sayıda...
Bir kahramana daha ihtiyacımız var mı? 10. Berlin Bienali - Çelenk Bafra
Zeugma’nın ‘Çingene Kızı’ - Uğur Kökden
  • İstanbul’un Ressamı Hoca Ali Rıza ve Yabancı Dostları - Mine Haydaroğlu, Ömer Faruk Şerifoğlu

    SANAT TARİHÇİ ÖMER FARUK ŞERİFOĞLU’NUN HAZIRLADIĞI “İSTANBUL’UN RESSAMI HOCA ALİ RIZA / EV VE ŞEHİR” BAŞLIKLI İKİ CİLTLİK KİTAP, YAŞAYAN VE ARAMIZDAN AYRILMIŞ ÇEŞİTLİ YAZARLARIN KALEMİNDEN YAZILAR VE ZENGİN GÖRSEL MALZEMEYLE, SANAT TARİHİMİZİN EN ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN OLAN SANATÇI VE DÖNEMİ ÜZERİNE YENİ PERSPEKTİFLER SUNDU. AŞAĞIDAKİ SÖYLEŞİDE ŞERİFOĞLU KİTABA VE HOCA ALİ RIZA’YA DAİR SORULARA CEVAP VERDİ, KİTAPTAN ALINTILARLA BU ARAŞTIRMANIN IŞIĞINDA HOCA ALİ RIZA’YA YENİ AÇILIMLAR GETİRDİ.

    Mine Haydaroğlu: Neden Hoca Ali Rıza?

    Ömer Faruk Şerifoğlu: Hoca Ali Rıza, bugün “Türk Resim Sanatı” diye bir olgudan söz edebiliyorsak bunu borçlu olduğumuz ilk isimlerden. Türk resim sanatının kurucularındandır yani... 

    Karakalem ve suluboyanın şiirsel ifadeleri, efsunkâr İstanbul peyzajlarıyla tanınan Ressam Hoca Ali Rıza Bey (1858-1930) manzara ressamı olarak bilinir. Doğayı en büyük öğretici kabul eden ve İstanbul’un kaybolan kültürel değerlerini, belgesel bir yaklaşımla ölümsüzleştiren Ali Rıza Bey, üstün gözlem gücü ve sanat tutkusuyla kişisel üslûbunu oluşturmuş ilk ressamlarımızdandır. Hoca Ali Rıza Bey’in eserleri İstanbul’un yüz yıl öncesine, yüzlerce yıl kaynaklık edecek eşsiz bir birikim ve görsel kaynaktır. Gebze’den Beykoz’a Boğaziçi’nin bütün sahil köylerini, tepelerini gezip gördüğü semtleri kayda geçirmiştir. Onlarca defteri ve tuttuğu notlarla yaşadığı zamanın kaybolan kültürel değerlerini ve bu değerler arasında gündelik yaşamı tasvir etmiştir. 73 yıllık ömrüne sığdırdığı binlerce resmin yanı sıra 47 yılını önce askeri okullarda, emekli olduktan sonra da farklı okullarda resim öğretmenliği yaparak geçiren Hoca Ali Rıza Bey, yüzlerce öğrenci yetiştirmiş bir ustadır. 1880-1930 yıllarının sanat ortamına bakıldığında, özgün çizgisini bulan sanatçıların büyük çoğunluğu ondan etkilenmiş, onun çevresinde yetişmiş isimlerdir.

    Sadece Hoca Ali Rıza için değil, Türk resim sanatında özgün ve önemli bir yeri/katkısı olan her sanatçı hakkında kapsamlı bir kitap yapılmalı...  Bu anlamda çok büyük boşluk var. Eserleri müzelere girmiş, müzayedelerde yüzbinlerce liralara satılan sanatçılarımız var, haklarında kitap değil, nitelikli bir makale dahi yok...  Hoca Ali Rıza gibi büyük ustalar için onlarca kitap olması gerekir. Bizim yaptığımız, Hoca Ali Rıza’ya dair pek çok yeni bilgiyi günışığına çıkarmak ve hakkındaki boşlukları bir nebze doldurmak için ortaya konmuş bir çabadır, diyebiliriz.

    Devamı bu sayıda...
Tasarımla Kavram Arasında: Can Küçük - Kültigin Kağan Akbulut
Abone olmak için idealdergi@idealkultur.com adresine mail atabilir ya da 05559811838 - 02125288541 numaralı telefonları arayabilirsiniz.
* E-posta adresiniz hiç kimseyle paylaşılmayacaktır.